30 Kasım 2006

Jack tripleri yaptırmayın bana!

Al işte, açtım bayramlık ağzımı, pis. Hakikaten de bayramlık oldu bu ağız. İki bayram arası yazıyorum, başıma bir şey gelmez umarım. İki bayram arasında yapılması günah olan neydi yav? Evlenmek mi, haca gitmek mi? Bilemedim, kusura bakma.

Görev olunca, bekleyen biri olunca, tembel olunca, eşekoğlu eşek olunca ve dahası olunca insanın bir şey yapası gelmiyor. O bir şeyin ne olduğunu merak ediyorsun değil mi? Ha ha, olur mu canım öyle şey? Bir şey demek, herhangi bir şey demek. İlahi sen, ay hi hi hi.

ABSÜRDLÜĞE BİR MAKARA SAYGI DURUŞU

Bizim baş eleman 'Bu kalem de nereden çıktı' dedi yanındakine. Yanındaki esas kız oluyordu. Ama içinde bulundukları tünel o kadar karanlık ve dardı ki, değil görmek, eliyle bile cinsiyetini belirleyen organlarını yoklayacak mesafe yoktu aralarında. Biz ona esas kız diyelim şimdilik. Sesi de çıkmıyor nedense.

'Yahu, kalem mi bu ne? Hay anasını satayım be, nerdeyiz biz len? Şşt, öldün mü? Bak bir şey olduysa söyle, valla bu saatten sonra şaşıracak kızacak halim kalmadı.'

Yanındaki, bu laf üzerine mi bilinmez artık, konuşmaya karar verdi: 'Abi, ekmek mutaf üstüne yemin et kızmayacaksın. Yemin et, valla söylemem.'
(Aa, erkekmiş lan, yaşı küçük ama. Baş eleman adisi biliyormuş da öykünün başında bize söyleme lütfunda bulunmamış. Neyse, yine de dar ve karanlık bir tünelde olduklarını biliyoruz en azından.)

Baş eleman sinirlenir: 'Ne diyeceksen de lan, adamın kafasının tepesini attırma. Buraya tıkıldığımızdan beri mıy mıy mıy zaten. Bak, Jack (Lost dizisindeki tripli kişi)tripleri yaptırma bana, valla üzerine salarım kendimi!'

'Tamam abi, dur kızma, söylüyorum. Abi, o kalem var ya...hani bizi birisi yazıyor ya, onun kalemi galiba. Baksana, kütük gibi, ne zamandır yazmamış belli ki. Hem, kalemini kendi yarattığı karaktere kaptıracak kadar da konsantre olamamış baksana. Yazık yav, bize de ona da. Bırak kalemi de yazsın kızcağız. Biz de kurtulalım şurdan.'

Baş eleman olayı anlamaya başlamıştır: 'Ne yani. Bizim bu boktan yerde olmamızın tek nedeni yazarın düşünmeden yazmaya başlamış olması mı? Yahu,bir de kalemini kaptırdı salak. Hey allahım ya! Şşt, sen. Al len kalemi, al tamam. Şurdan çıkar bizi de sonra ne yaparsan yap. Ha...şöyle güzel manzaralı bir yere gönder başlamayım ananın hörekesinden.'

Şey..öhöhö...
Alice'in bilip bilmeden yediği mantarlarla oluşan karanlık ve dar tünelden çıkan bizim baş eleman ve yanındaki sesi bile kalınlaşmamış ufak oğlan İskambil Kağıtları Krallığ'nda Kupa ve Karo As'ı prensesleriyle evlenerek hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşadılar.

'Ney ney? İskambil kağıdı mı? Bildiğimiz pişpirik kağıdı yani. Şşt, sana diyorum, napıcam len ben kağıtla, onu da anlat bari. Aloo, kim ediyorum...alo...'