28 Eylül 2007

Nevermind Bebesi


Az önce bu sitede ilginç bir haber okudum. Şimdi düşündüm de, çok da ilginç değilmiş. Şöyle ki, elimizde 17 yıl önce çekilmiş bir fotoğraf var. Fotoğrafta, oltanın ucundaki paranın arkasından sırıtarak yüzen bir bebek var. Haber ise, o bebeğin şu anda 17 yaşında olması! Çocuğun aradaki senelerden birinde ölmemesine şaşıracağız sanırım.

Neyse efendim. Fotoğrafta gördüğünüz eleman, hala albüm koleksiyonlarımızn en nadide parçalarından olan Nirvana'nın Nevermind albüm kapağındaki ünlü bebekmiş. Kimin aklına gelmiş de "şu bebek ne alemde aceba" demiş bilemiyorum, ama sanki görmeseymişiz daha iyi olurmuş gibi geldi. Yok gayet temiz yüzlü, efendi bir oğlana benziyor Spencer, ona sözüm yok. Lakin insan bazı şeylerin o zamanda öylece donup kalmasını istiyor değil mi? Afgan kız gibi misal.

13 Eylül 2007

Kaldırım Serçesi

Pazar günü ben, Berfu ve iki arkadaşı (Ozan ve Engin) sinemaya gittik. AFM Migros salonunda birçok seçeneğimiz var gibi görünse de gerçekte sadece iki tanesi işe yarardı. Biri, bir animasyon film olan Ratatouille idi. Bu film için çok fazla övgü dolu sözler var forumlarda. Millet, ağzı kulakları hizasında kalakalmış olarak çıkmış salondan belli ki.

Ve lakin, yine de hiçbirimizin canı bu filme gitmek istemiyordu... Nedense...

Tamam tamam. İtiraf ediyorum. Evden çıkmadan önce orijinal Fransızca adı La Mome, İngilizce adı, La Vie En Rose, Türkçe'ye çevrilmiş haliyle ise adı Kaldırım Serçesi olan bu filmi internette gördüm. Zaten her türlü dönem filmini çok seven bendeniz, kahverengi tonlarındaki afişte şarkı söyleyen bir kadın görünce heyecanlandım ve...

Tam o sırada Berfu geldi kapıya, hadi gidiyok diyerek. Evden çıktığımda filmle ilgili tek bildiğim şey kahverengi afişi ve müzikle bir alakası olduğuydu. Ama içimden bir ses "herkesi ikna et, ona gidelim... lim... lim... lim" diyordu. O sırada Berfu afişin üst ortasında yazan Gerard Depardieu yazısını gördü ve hemen ikna oldu. Sonra aramızda şöyle utanç dolu bir diyalog geçti:

Berfu- "Edith Piaf'ın yaşam öyküsünü anlatıyormuş Denizcim bu film. Ne zamandır dinlememiştim, iyi oldu"
Deniz- "Edith Piaf kimdi ya? (Sanki biliyormuş da o an hatırlayamamış gibi yapmak. Ama aslında yazar mıydı neydi ya, tanıdık gibi diye aklından geçiriyor o anda)
Berfu- "50li 60lı yılların çok ünlü bir kadın sanatçısı. Kesin duysan hatırlarsın." (Canımm, bozmayayım diye uğraşıyor. Halbuki ben olsam belli bir süre aşağılayıcı bakışlarla bakardım bana, cahil diyerek"
Deniz- "Ha evet evet, hatırladım sanki" (Yavaş hatırladın.)

Neyse efendim... Biz filmi izlemeye karar verdik. Malum, ortamda iki kız iki erkek varsa, ve iki kız birden bir şey yapmak için ikna olmuşsa, o şey yapılır. Ozan ve Engin de gayet isteklilerdi tabi, hatta Engin'in tam bir Edith Piaf hayranı olduğu ortaya çıktı. Filmden önce Ozan'dan bu konuda pek ses çıkmadı hatırladığım kadarıyla. Aynı durumdaydık galiba.

Berfu ve ben biletleri almak için sıraya girdik. Gişedeki görevli kadın tam biletleri verecekken, bu kez şu diyalag yaşandı:

Berfu: Kaldırım Serçesi'ne üç tam bir öğrenci lütfen.
Görevli: Yalnız, film VIP salonunda gösteriliyor.
Berfu: Yer yok mu yani?
Görevli: Hayır, filmi VIP salonunda sadece 35 kişi izleyeceksiniz.
Berfu: Nasıl yani, daha mı pahalı?
Görevli: Hayır, aynı fiyat. VIP salonu.
Berfu: (Allala?) Arkalardan üç tam bir öğrenci o zaman.

Daha sonra, kadının bu konuşmada Berfu'ya, aslında ne kadar şanslı olduğumuzu anlatmaya çalıştığını, ama cümlelere 'yalnız'la başlayarak olumsuz bir şey söylediğini zannettiğimizi anladık.

Filmi anlatacaktım ve daha oraya gelemedim farkındaysanız. O zaman siz İngiltere fragmanını izleyedurun, ben videodan sonra tekrar havaya gireyim ne dersiniz? Evet dediğinizi duyar gibiyim.:



Filmin toplam süresi 2 saat 20 dakika. Film arası, reklamlar filan derken tam 3 saat kalınıyor tabi salonda. Ama, daha iki saat daha devam etse, iki saat daha izlerim dedirten güzellikte bir film. Engin'in dediğine göre 1940- 47 arasındaki Komünist Parti üyeliği dönemini atlamışlar Piaf'ın. Artık 'abi çok uzadı, burayı boş ver' mi dediler, yoksa siyasi bir güdüleri mi vardı yapımcıların bilemem. Tahmin ettiğiniz üzere, ben eksikliğini hissetmedim. (Böhö)

Uzun süren dönem filmlerinden, nostaljik şarkılardan, Edit Piaf'ın dünya dışı bir yerden geldiğini düşündürecek denli olağandışı sesinden, ve iyi oyunculuktan hoşlanan herkese Kaldırım Serçesi'ni tavsiye ederim. Benim gözüme çarpan ufan tefek kopukluklar dışında, her şeyiyle çok başarılı bir yapım olmuş gerçekten. Son olarak Piaf'ı canlandıran Marion Cotillard'ı bundan sonra sımsıkı takip etme kararı almış bulunmaktayım.