Hacı Şakir her zaman sabun üretsin. Şampuana falan hiç girmesin. (Ama girdi bile malesef.) Hatta farklı fiyatlarda, farklı çeşitlerde bir sürü ürünü olsun. Mesele çok lüks, estetik ve sağlıklı bir sabun yapsın; hediye olarak götürelim. Sıvı sabunu sevmiyorum. Klasik sabun kadar sağlıklı değilmiş gibi geliyor bana. Katı sabun alışkanlığını, en azından evlerde, geri kazandırma misyonu yüklensin. Bence en güzel ürünü olan klasik banyo sabununu lüksleştirsin. "Canım Hacı Şakir, gönül adamım, nostaljik romantiğim benim" diyelim. Her şeyin en iyisini bilen huysuz dedemiz de olabilir, Hacı Dede veya Şakir Dede. O da güzel. O kadarını kendi bilir artık.
Bizim evin yakınındaki Canerler isimli market geçen sene Kiler oldu. Canerler iken içki satmaz, kasiyerlerini kapalı kızlardan seçerdi. Kiler olunca bunlar pek değişmedi. Ama bir ara baktım, bisküvi rafında NEGRO yok! Bir Negromania olarak hemen gittim görevliye sordum. Bana "biz artık ETİ satmayacağız, sadece ÜLKER satacağız" dedi. Ben de "o zaman biz de ETİ satan yerlere gideceğiz demek ki" dedim. Bence, bunu diyen bir ben olmamışım. Çünkü bir ara kaldırdıkları ETİ ürünlerini tekrar raflara koydular. Belki sadece Bahçeli’de böyledir. Ama hala biraz yok, hala şarap yok.
Negromania sözü galiba biz evahalipisi sahipleri için bulunmuş. Yiğit henüz Ankara’ya gelmemişken Berfu, Beyza ,ben, Kolej’deki buz gibi evimizde, her akşam yemekten sonra Negro-süt törenleri düzenlerdik. Sonra Yiğit geldi, bu törenler devam etti. Şimdi her iki evde de hala mutlaka Negro bulunur. Ben reklamı gördüm dedim ki tamam, bunlar iç görülü reklam hazırlayalım derken doğrudan benim içime bakmışlar. Negro Manyağı deseler daha çok hoşuma giderdi ama, onu da belirteyim.
Nutella’nın reklam yapmasına ne gerek var ki? Dünyada sadece bir kişi yese bile, o güzelliği her yerde anlatacağı için yine şimdiki kadar çok satardı. Sonra da WOMM (kulaktan kulağa pazarlama) nedir ne değildir diye tartışılırken verilen yegane örnek olurdu kendisi. Ohh, Nutella...
İhlas nasılsa marka yatırımı falan yapmıyor. Çok ucuza satsın ürünlerini o zaman. Belki alırım... Yok yok, o zaman da almam herhalde. Fiili sloganı şu olsa gerek “İhlas... karizmayı çizdirmek için...”
Şimdiye kadar gördüğüm en komik promosyon motosiklet alana su sebili bedava promosyonuydu. Motosiklet alıyorsun, yanında su sebili veriyorlar. Sıcaklı soğuklu hem de. Vay be... Bu da İhlas’ın bir işiydi yanlış hatırlamıyorsam.
Sony, Ericsson’la birleşmeden önce ürettiği cep telefonlarını üretmeye devam etsin. Dört yıldır aynı telefonu kullanıyorum, ikinci el aldığım halde gık demedi. Oysa yepyeni Sony- Ericsson alan arkadaşlarım pek de memnun değiller. Elimdeki herhalde 10 yıllık falan bir telefon. O zaman böyle güzelini yaptılarsa, şimdi neler yaparlar kim bilir. Bırak şu Ercsson’u Sony, yaramadı o sana. Boş ol, boş ol, boş ol de gitsin.
Dipteki Not: Böyle notlar yazmak zevkli oluyormuş. Selim Tuncer'in bloğunda paylaştığı bu yazı ve marka ile ilgili diğer yazıları ufkumu açıyor. Bloğuma geçip bir şeyler yazma isteği uyandırıyor. Kendisine teşekkür ediyorum buradan.
Ben teşekkür ederim Sevgili Deniz. Sizler böyle söyleyince bende de yazma isteği uyanıyor. Sevgiler.
YanıtlaSil