Şam-Palmira:
Palmira'ya gidiş yolu ile dönüş yolu her nasıl oluyorsa farklı. Yani biz önünden geçtiğimiz sarı cami ya da bakkalı dönüş yolunda da görmek istedik ama olmadı. Kastık, başaramadık. Meğer adamlar yeni yol yapıyorlarmış. Suriye'liler biraz şakacı zaten. Turistin kaybolması için yoldaki tabelaları saniyesine değiştirebiliyorlar. Mesela araba ile giderken bir tabela Damascus (Şam) sağ derken hemen 1 dakika sonrasında Damascus düz gösterebilir. Ardından bir yol ayrımına gelirsiniz Damas sağ der. Eğer sağa girerseniz hatalısınız Damas diye bir köy vardır. İlk tabeladaki sağ işareti de tamamen turisti çileden çıkarmak adına yapılmıştır. Anlayacağınız üzere yanınızda bir izci arkadaş getirirseniz pek bir güzel olur.
Palmira, diğer adıyla Tadmur, Suriye'de çölün ortasında kurulmuş antik bir kenttir. 1. yüzyılda varlığı fark edilmiştir. İpek Yolu ticaretininde de Tadmurlular başarılıdır. (Bu arada İpek yolundan arta kalan yolu gördüm...Hatay Halep arasındaki yolda görebilirsiniz). Neyse Palmira Prensi'ni alçak yeğeni öldürünce prensin eşi Zennube (Zeynep) şehri yönetmeye başlar. Zennube isminden de anlaşılacağı gibi ticaretten anlayan, akıllı bir kadındır. Tadmur'u Roma İmparatorluğu bünyesinden çıkarır, Busra'yı kendine katar, üstüne Antakya'ya kadar ilerler... Gönlü boldur, aldıkça alır aldıkça alır...Tabii Roma İmparatoru olaya müdahale etmek üzere gelince de Zennube ve oğlu esir alınır. Kontrol Roma'lıara geri dönmüştür. İmparatorluk yıkıldıktan sonra ise bu ticaret kenti eski şanını bir daha koruyamayacaktır. Zaten şehir iki kez istilaya uğramıştır. Bizans döneminde sessiz bir şehir olarak kalmış ancak İslamiyet ile tekrar azıcık da olsa önem kazanmıştır. Halid bin Valid şehri ele geçirmiş ve ilk defa Müslümanlar şehre gelmiştir. Osmanlı ve Fransız yönetiminde de şehir bulunumuştur.
Bu kadar çok el değiştiren bir şehir olduğu için de her döneme ait kalıntılar mevcuttur. Bizans döneminde kilise yapılmıştır mesela ama yanı başında çok daha eski antik tiyatro bulunmaktadır... Her işgal eden kendinden bir şeyler katmış da denilebilir.
Son olarak UNESCO tarafından korunmakta olan kente gidilmesi caizdir der Stv'deki Ayna muhabirliğini bir kenera bırakırım artık.
(Palmira yolunda durduğumuz bir Bedevi Çadırı'nda aldığım ilk evlenme teklifinin bütün ömrüm boyunca bir lanet olarak üzerime yapışacağını henüz bilmiyordum.) Amcanın ne yaptığını tam olarak anlayamamakla birlikte başımı "bak bu da geleneksel Bedevi kıyafeti, giy giy" diyerek kapatması ben de bir kıllanma yaratmaya başlamıştı. Yanımdaki Polon kızı J.ye "kızım bir ayaklar var bu adamda" demem bir oldu. Ama geç kalmıştım çünkü Bedevi'm ellerimi tuttu, zorla gözlerinin içine baktırmaya çalıştı. Beni ise gülme krizi tuttu ve J.'ye dönüp çıkalım artık dedim. Ama J. kendini fotoğraflara verdiği için pek benimle ilgilenmedi. Bedevi'm bunun üzerine: "Take me as your husband and live with me in this tent" dedi. İşte gördüğünüz çadırı kastediyor. Arabada gelirken Bedevi çadırlarının özel bir malzemeden yapıldığını kışın soğuğu yazın ise sıcağı geçirmediğini okumuştum. Ama kafamdaki o kocaman sarık vari nesne, ve de bir çadırın içinde hayatımın ilk evlenme teklifini almış olmak beni germiş olacak ki ağzımdan tek bir kelime çıktı "no, no, no". Evet evlenme tekliflerini reddetmek aslında kolay işmiş. Hele bir de bıyıklı, koca göbekli, kafasında kefiye ile dolaşan bir Bedevi'den olunca işim daha da kolaydı. Çadırdan kendimi attığımda aklıma bir tek soru takılmıştı. Evlenseydim... Evet diyip kalsaydım ne olurdu. Bir kere tez konumu terör'den "Bedouin Life in Syria and its Complexities" yapar iki sene o adamla yaşardım. Alan çalışmasının dibine vurur güzel bir tez çıkartırdım. Tezin alt başlığını ise "From a Turkish Woman Perspective- The 5th Wife" yapabilirdim. Ama olmadı. Güzel hayatım ağır bastı. Hatta ağır falan da basmadı kaçtım direk adamın yanından.
Ve işte bütün hayatımı değiştiren olay, hayatımın ilk ve tek ciddi evlilik teklifi. Bu arada bir çok kadına aynı muhabbeti çekiyorlarmış. Haberiniz olsun. Evlenmeye karar verirseniz de ev, at, deve falan isteyin.
Bir sonraki yazı:
Busra ve Busra'dan Ürdün'e giden yol..
O sıcakta deri ceket giymiş bir taksi şoförü...
Suriye-Ürdün sınırında 5 madde ile kolay kaçakçılık...