4 Ekim 2009

Berlin'in Gökyüzü*


Bir kez olsun ciddi olmalı.

Çok yalnızdım ama hiç tek başıma yaşamadım.
Biriyle olduğumda genelde memnundum ama bunu hep bir tesadüf sandım;
bu insanlar benim ailemdi ama başkaları da olabilirdi.
Neden o kahverengi gözleri olan kardeşimdi de şu karşıda öylece duran yeşil gözlü adam değil?
Taksi şöforünün kızı benim arkadaşımdı ama yerine kollarımı bir atın boynuna da dolayabilirdim öyle değil mi?
Bir erkekle birlikteydim hatta aşıktım ama onu aniden terk edip o anda sokakta karşıdan gelen yabancı bir erkekle de kaçabilirdim.

Bana ister bak ister bakma, ister elini ver ister verme.
Hayır bana elini verme, uzaklaştır bakışlarını!

Sanırım bugün yeni ay var;
gece pek sakin değil. Yine de şehirde hiç kan akmayacak.

Ben hiç kimseyle oynamadım,
buna rağmen hiçbir zaman gözlerimi açıp şöyle de demedim;

İşte şimdi ciddi
.
Nihayet ciddileşiyor.

Böylece yaşlandım işte.
Yalnız ve ciddi değildiler, zaten zaman ciddiyetsizdir.
Hiç yalnız kalmadım, ne tek başımayken ne de biriyle birlikteyken.
Aslında artık yalnız olmak isterdim,
çünkü yalnızlık
artık bir bütün olmak
demektir.

Artık bunu söyleyebilirim;
bu gece işte, ben de nihayet yalnızım!
Tesadüfler artık bitmeli.
Yeni ay, karar vermenin 'yeni ay'ı.
Yazgı diye bir şey var mı bilmiyorum ama karar vermek diye bir şey var,
karar ver!
Bak biz 'zaman'ız şimdi;
sadece bütün şehir değil, bütün dünya bizim bu önemli kararımızın parçası.

İkimiz iki kişi olmaktan da öteyiz; bir şeyleri oluşturuyoruz.
Seninle halkın yerinde oturuyoruz
ve meydan bizimle aynı dilekleri paylaşan bir sürü insanla dolu.
Oyunun kurallarını biz belirliyoruz.

Ama şimdi sıra sende,
oyun sende,
ya şimdi ya da asla!

Bana ihtiyacın var, bana ihtiyacın olacak.
Bu, ikimizin hikayesinden daha büyük bir hikaye;
bu erkeğin ve kadının hikayesi;
bu devlerin hikayesi olacak!
Bu görünmez ama aktarılabilen yeni bir neslin hikayesi olacak.

Bak, gözlerime bak! Onlar zorunluluğun resmidir.
Buradakilerin geleceğinin resmi...

Dün gece rüyamda o yabancıyı gördüm.
Yani kocamı.
Ben bir tek onunla yalnız olabilirim,
sadece onun için alabildiğine açık olabilirim.
Bütün olarak içime alabilirim onu,
onu paylaşılan mutluluğun labirentiyle sarmalayabilirim.

Biliyorum.
O sensin...
* Wim Wenders'ın bu muhteşem filminin orijinal adı: Der Himmel Über Berlin. Başlık bana ait. 'Gökyüzü' kelimesinin takı kabul etmez, içeriğine birebir uyan özgürlüğüne bayıldığım malum.

** Filmin benim için en vurucu repliğinin hazır yazılmış halini şurada bulmak çok güzel oldu. Fakat bence bu bir şiirdir, bu nedenle ona göre bazı noktalama işaretleri, düzeltmeler ve boşluklar ekledim naçizane. Açıkçası Türkçe çevirisinin pek iyi olduğunu düşünmüyorum ama derin içerik daha önemli olduğundan yayınladım yine de.

***Filmi bana uzun zaman önce öneren Beyza'ya teşekkürü bir borç bilirim. Biraz ağır bir film, İngilizce altyazılı izleyince biraz daha ağır oluyor hatta. "Aşka dair replikleri en derin olan film" sıralamamda birinciliği Before Sunset ile paylaşacaklar artık. Özellikle şiir sevenlere şiddetle tavsiyemdir.

**** Şurada da yazdığı gibi; kamera şiir ritminde hareket ediyor. İzleyin, şiiri seyredin…