31 Temmuz 2010

Ahtapot Kollarımın Sekizi de Dolu

Buraya şu anda yazabileceğim iki tip yazı mevcut ve ikisi de daha önceden Berf tarafından yazılmış şeyler.. Biri bu yazı diğeri de bu. Aynı durumda kalıp aynı hisleri yazmak isterken zaten yazılmış olan bir konuyu tekrar yazmanın bir anlamı yok aslında... Birazdan onun yaptığı şekilde anlatacağım mevzuyu.

Tezimi bitirdim. Akademik bir çalışma yapıyorsanız eğer karşınıza gelen ilk soru neden bu konuyu aldın oluyor? İkinci soru ise literatüre olan katkın nedir? Seçtiğim konu "winning hearts and minds" (kalpleri ve akılları kazanmak). Literatüre yok bir katkım.

Diyeceğim odur ki bıktım ben kalpmiş akılmış.. Ne kalp kaldı ne akıl bu süreçte... Her baktığım yazıda iki kelimeyi yanyana görünce rahatsızlanmaya başladım. Evet jüriyi geçtim. Evet zorluydu ve hayır geçtiğime nedense pek sevinmedim... Çünkü bir sürü kaygı ve huzursuzluk yaşıyorum bünyemde okurum...

Bu konuda çalışıp kendi hayatında ne kalpleri kazanmış ne de akıllara oynamış bir insan olarak hissediyorum kendimi. Ve şu anda bulunduğum yerde her gün uyandığımda bir gün daha geri sayıyorum. Kaldı 16 diyorum kendime.... 16 gün sonra bütün yaşadığım stres ve sıkıntı sanki gidecekmiş gibi.

Ama şu an için en büyük problemim sanırım uyku sorunu çekmem ve her güne ağlayarak başlamam... Berfu'nun Bay Uyku Bozukluğu ve Bayan Kaygı ile konuşması gibi:

Merhaba diyor Bay Rüya, her gece ve her gece... Amacım senin bilinçaltını ortaya çıkarmak. Korkuyor musun? Kork B. Amacım korkup uyanmanı sağlamak...

Yok diyorum korkmuyorum... Yalnız hissediyorum sadece. Hapsolmuş gibi bir his ama aynı zamanda da kendi seçtiğim bir his... Ama neden hep aynı tip rüyalarla karşıma çıkıyorsunuz Bay Rüya? Biraz huzur verseniz içime... Tamam desem bugün güzel uyandım, güzel rüyalarla...

Olmaz diyor Bay Rüya. Olmaaz B. Her gün bir sürü iş için koşturuyorsun. Bir de ben gidersem kiminle kalacaksın. En azından sana eşlik ediyorum. Takdir etmen lazım. Her gece rüyanda gördüklerin hissettiklerin B. Bunlar için ben bir şey yapamam. Ayrıca tezini bitirmiş olabilirsin ama farklı bir hayat seni bekliyor. Hem de taa nerede... Neredeydi gerçekten?

Konuşmasak şu farklı hayat konusunu. Sanki içime bir şeyler oturuyor Bay Rüya. Siz en iyisi ben hafifte olsa uyuyunca gelin, olmaz mı?

Tabii olur B. Yalnız ara lambasını bu sefer açmayı unutma. Seni senden iyi tanıyorum B. Her gece bir kaç saat yatakta kıvranıp en sonunda huzur bulamadığın için o lambayı açıyorsun... Yanında birisi olsun istiyorsun değil mi? Üzülme B. istemediğin rüyalarla ben her gece yanındayım zaten.

Peki Bay Rüya. Sizin kalbinizi kazanmış olmak ve beni bırakmayacağınızı bilmek hiç rahatlatıcı değil biliyorsunuz değil mi?

Biliyorum ve bu yüzden yanındayım. Sana katkıda bulunuyorum. Bu gece nasıl bir rüya istersin B? Yine aynı insanı karşına getireyim mi? Son dört aydır bunu yapıyorum ve belli bir yol kat ettik bence bu konuda. Seni nasıl üzsün bu sefer? Ya da kaybolduğunu, yolunu bulamadığını, eşyalarının çalındığı bir rüya mı istersin? Bunda da epey yol kat ettik.

Bilmem Bay Rüya. Siz bilirsiniz. Artık düşünemiyorum. İzninizle. Birazdan tekrar görüşürüz.

Görüşürüz B. Lamba'yı unutma.

Resim: Modern Kadınlar

11 Temmuz 2010

N'oluyor Olm Niye Yazılmıyor Bloga (diye kızarak kendime...)

Ne kadar da uzun zaman oldu yahu bir şeyler yazmayalı..
Gezdik tozduk, yazdık ettik derken yarım kaldı bir çok şey.. Bilmem neden öyle oldu... Sorma okurum sen de... Beklete beklete ancak gelebildim vallahi.

Tez beni benden aldı da denilebilir bu son 5 aylık süreçte... Tek yaptığım iş asistan odasından çıkıp pıtır pıtır kendi odama dönmek oldu sanıyorum. Arada içtim tabii.. Salı günü de pismillah diyerek hocanın odasına bırakacağım tezlerin şahını (Aslında teze olan inancım bir tezeğe olan inancım kadar kaldı ama olsun.)

Peki, bu arada neler oldu hemen onlara değineyim:

Kesinlikle kitap okuyacak vaktim olmadığı için sıkıldıkça kafam dağılır diye Lost'u bitirdim. Fringe adlı yeni bir diziyi arada izler oldum...Fringe biyolojik silahları yok efendim teknolojinin bokunun çıktığı bir dönemi anlattığı için de ilgimi çekti aslında... Tek bir dileğim daha olabilirdi o da konunun siyasi arenadaki yerini incelemeleri.. Bir dahaki sezona inşşallah diyoruz.

Bir ara terk edildim. Tam olarak ne zaman olduğunu bilmiyorum. Söylemeden çekti gitti. Kendisi ile tek bir cümle konuşmuyoruz ve konuşmayacağız da. Her gün görmek zorundayım tek derdim o. Bir de geriye sürekli yazdığım ve verilmeyecek mektuplar kaldı... Biraz kızgın, biraz kırgın, biraz geri gelmesini ister, biraz aşık... En çok da buruk ve hala yanımdaymış gibi hissettiğim bir his kaldı... Ve tabii gitti.. Kabul edemedim o kadar.

Gevur arkadaşım J. ülkesine geri döndü. Ona üzüldüm. Pakistanlı canım ciğerim Reza bir dünya kupası maçı sırasında Tavuk Biryani yaptı. Hapur hupur yumuldum. Pilav üstü tavuk len bu diye düşünebileceğim bir yemeğin pek de leziz olduğunu fark ettim. Tarifini aldım hemen ancak içinde milyon baharat olması ve de o baharatların doğru ayarlanması gerektiği hususu biraz içimi burktu. Bir de pirincin renklerinin farklı baharatlardan dolayı birbirinden farklı olması muazzamto bir şey arkadaş.

Bir başka ara-terk edildiğim ve her şeyi bıraktığım uzunca bir dönem- yemek yemeği fiilen bıraktım. Hiçbir zaman acıktığımı hissetmemem yakın dostlar tarafından sert bir müdahale ile engellendi. Önüme profiteroller pastalar konularak zorla yemek yedirildim. Berf'in geçen yaz Ankara'ya gelişini hatırladım o ara... İnsan yemeyince yemiyor n'apalım.

Neyse işte durum budur gülüm okur... Benim şimdi izninle tezime dönmem lazım... Bu ara takıldığım bir şarkı var bir de.. Kendisine gelsin.İncesaz.. Mazi kalbimde bir yaradır