11 Mayıs 2010

Bir yolculuk hikayesi: Suriye/ Şam



Aklımda oluşan "ne Şam'ın şekeri ne Arap'ın yüzü", "Şam'da kayısı" gibi atasözlerimizi yerinde gözlemleyebildiğim şehir...

Öncelikle Şam şekeri dediğimiz şeker gerçekten pek bir güzel... Şeker diyince aklımıza nane şekeri vari şeyler gelse de Şam'daki şeker daha çok baklava ayarında olan çeşit çeşit yapılan ve de az şerbetli bir tatlı... Annemin "kızım Şam şekeri getirmeyeceksen dönme" vari sözleri üzerine de parayı şeker'e yatırdım zira azıcık pahalı... Ee tabii o kadar para gidince de ne Şam'ın şekeri ne Arab'ın yüzü anasını satayım atasözümüzü kullanma yeri de buldum. Ancak bu Şam şekeri gerçekten güzel yahu.. Denemeden gelmeyin. Bu şekeri alabileceğiniz en ünlü yer ise Semiramis'tir. Buradan da didim.

Kayısı'ya gelecek olursak da evet gerçekten de Şam'da kayısı var balım okur. Adamların kapalıçarşı gibi yerleri var.. İçeride işte çay, bitki çayı, kuru nane, yok efendim abuk subuk, bilumum ismini bilmediğim ot, kurutulmuş meyveler ve bir de kayısı var.

Yemeği içmeyi bir yana bırakırsak Şam bence Halep kadar güzel bir yer değil. Daha kozmopolitan... Herkes işinde gücünde.. Bir insan bulamıyorsun, oturup sohbet edebilecek. Gerçi Sudi Arabistan'a Konya'dan hacı götüren otobüs şoförünü saymıyorum.

Bıdı bıdıyı bir yana bırakırsak Şam'da görülesi yerleri hemencecik aşağıya sıralıyorum, efendim:

(Külliye'ye 2 dakika uzaklıktaki hanın içinden)
  • Emevi Cami (içinde kilise de mevcut. Cami ve kilise iç içe)
  • Selahaddin Eyyubi'nin mezarı
  • Eshat Paşa Hanı
  • National Museum (ve içerideki kafede oturup çay-kahve takılmak)
  • Süleymaniye Külliyesi (Külliye'yi şu anda Türk Büyükelçiliği ve Suriye birlikte düzenlemektedir.) Külliye'nin içinde Abdülhamit'in sülalesinin mezarı var.. Yok efendim Abdülhamit'in torunu, halasının oğlu, dayısının bilmem nesi hepsi birlikte orada bulunuyorlar. Sanırım Türkiye'den sürülünce orada ölmüş ve gömülmüşler. Daha da önemlisi Vahdettin'in mezarı da burada bulunuyor. Şaşalı bir mezar bekleyenlere hayır değil diyebilirim. Bildiğin mezar. Ama o kadar çok Osmanlı zatını bir arada görünce insan bir garip oluyor. Külliye'nin içi yapım halinde olduğu için kapalı ancak Türküz falan derseniz girmeyi başarabilirsiniz. Mezarlar da içeride, kapalı bir alanda.. Bu kısmı da açtırmanız gerekecektir.
  • Citadel (eski şehir) e de gitmeyi unutmayın...
Bunlar dışında bilinmesi gereken en önemli nokta Şam'ın Halep'ten pahalı olması ve de turist mantığıyla herkesin kazıklama moduna girmesi... Bir poşuya 10 dolar isteyenlerle açılışı yaptım, en son 4 dolara aldım. Dikkat edin. Paranız bolsa, ne diyeyim verin veriştirin.

Yemek kısmına gelirsek eğer, akşam yemeği için gidilebilecek iki yer sunuyorum. Ancak bu iki yer de biraz lüks yerler. Hani bana kalkıp poşuyu 4 dolara almış ama maşallah midesine de ne düşkünmüş arkadaş demeyin sonra. Arkadaşlarım götürdüğü için bu iki yerdeki ücretleri bilmiyorum ancak tahminimce benim yediğim kadar yerseniz kişi başı 25-30 dolar gibi bir ücrete kalkarsınız.

İlk yerinizin adı Naranj.. Eskişehrin içinde, Rum-Ortodoks Patrikanesinin karşısında kalıyor. Üst kesimin gittiği bir mekan. Her şeyi yiyip içtikten sonra bir zini (sini ya da tepsi) şam şekeri getirip önüne koyuyorlar. O kadar baklavayı yiyecek yeriniz kalmıyor tabii. Burada ne yemeli:
  • Ana yemek: Babagannush: Fırında yapılıyor. Bulgur pilavının, ama baharatı ve de tadı daha farklı, içine bir dolu et ya da tavuk var. Ahanda yana fotoğrafını koydum... Tadı güzel, aldanma fotoğraf kötü...
  • Kıbbeh (içli köfte)
  • Bolo (naneli limonata)!!!! Benim gezideki favorim Bolo'ydu.. İnanılmaz güzel yapıyorlar.. Denemeden dönerseniz konuşmam.
  • Salata olarak Fettuş (en güzel salata da bu zaten
  • Aperatif olarak da etli humus ve de sucuk roll (bu da iyiydi)

İkinci yemek yeri ise şehri ayaklarınızın altına aldığınız, yandaki fotoğraftan anlayıverin bir zahmet gari, Ahla Talleh Restaurant- Kasseun'da. Buraya akşamüstü gittiğimiz için ağır yemekler yemedik. Patates kızartması ve bira favorim oldu.. Tam da yeriydi, süper gitti... Ayrıca restorana çıkarken geçtiğiniz uzun bir yol var, tırmanıyorsunuz tepeye.. Söylenene göre Beşar Esad'ın abisi bu yolu sevgililerin geceleri takılabileceği yer olarak ilan etmiş. Dönüş sırasında bir kaç araba da görmedik değil...

Şam'da otel fiyatları hakkında bir yorum yapamayacağım çünkü arkadaşımızda kaldık. Kendisi kocaman evini bize açtığı için de ayrı bir rahat ettik diyebilirim. Şam'da kaldığımız süre boyunca da onunla gezdik.

Şamda kalırken günübirlik gidip geldiğimiz Palmyra (Bir Bedeviden aldığım evlilik teklifi) ve Bosra (Sigara kaçakçısı taksi şoförü) ise bir sonraki yazıya artık... İyi gezmişim ama değil mi balım...

*İlk Fotoğraf: Vahdettin'in mezarı