10 Mayıs 2006

Deniz bildiriyor: Gazlı diyar, İstanbul.

Burada, iş yerinde, kolilerce kola ve türevleri var. Son kullanma tarihleri Haziran ayında. Hala kola içmiyorum. Ama inanmayacaksınız her gün bir kutu Fanta götürüyorum! Beleşçi olduğumdan mı içmemişim acaba şimdiye kadar, yoksa param olmadığından mı? :) Başka bir seçenek de "yazık olmasın o kadar Fanta'ya" da olabilir pekala!
Kola hakkında ilginç gözlemlerim var, sizinle de paylaşayım. Eskiden bu kadar kola içmez bir insan değildim. Olunca içerdim. Sonra farkettim ki ben kola sevmiyorum. Aroması hoşuma gitmiyor. E, ben de içmemeye karar verdim. Her şey bundan sonra başladı. Bir ara yanında kaldığım 86 yaşındaki teyze dahil herkes ama herkes kola manyağı olmuş. Her gittiğim yerde içmemek için çok büyük çaba sarfetmem gerekti.
"Ben kola içmem" deyince insanlar suratıma sanki "giyinmekten hoşlanmıyorum, çıplak gezerim" demişim gibi şaşkınlıkla bakıyorlar. Tabi, işin içinde fiziksel alışkanlık yarattığı gerçeği de var. Ama nasıl olmuş da kola, A'dan D'ye her türlü tüketici grubunun (bakınız, nasıl da reklamcı olmuşum di mi? ehe)temel gereksinimi haline gelmiş?
Şöyle bir ay kadar deneyin. "Ben kola içmem" deyin. Ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Bir de anektot aktarayım efendim bu konuda:
Teyzeyle birlikte ilk akşam yemeğimiz.

Teyze: -"Kızım kendine kola koymayı unutmuşsun, bir tek benim bardağıma koymuşsun"
Ben: -"Yok teyze, ben içmiyorum kola"
Teyze(şaşırmış): -"Aa, neden?"
Ben: -"Sevmiyorum"
Teyze(diyecek birşey bulamayan bir şakınlıkla): - "Neden ki?"
Ben(konuyu kapatmak istercesine): -"Eee...Gazlı ve çok şekerli. Ben sevmem öyle"
Teyze sessiz. Belli ki bir çözüm düşünüyor.

Ertesi gün
Teyze: -"Kızım, sen dün sevmem dedin ya kolaya. BEn de kapıcıya light aldırdım senin için. Hadi, getir buzdolabından, içelim"

Haksız değilmişim değil mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder