5 Eylül 2006

Bunalmak yok Raki, bunalmak yok!

Yok öyle bir şey.
Bunalmak da ne demekmiş?
Yağmur yağıyor, hava karanlık, beynin durmuş ve paran bitmiş olabilir.
Hele bir de üstüne George Orwell'in Aspidistra denen, reklam yazarlığından kaçmak için çamura batan adamın hikayesini bile okumuş olsan, bunalmak yok.

Aklıma bunaldığım zamanlarda yaptığım komik şeyler geliyor. Özellikle aşk bunaltısı. Bir cesaret içimi açtığım çocuktan 'çok geç' cevabını alınca eve gidip ağlayayım dedim. Odama kapandım. Bir türlü ağlayamıyordum. Kötü hissediyordum ama olmuyordu işte. Farklı bir yöntem denemeye karar verdim. Türk filmi yöntemi!

Odamdan çıkıp mutfağa gittim. Sonra koşarak ve ellerimi yüzüme kapatarak tekrar odama doğru koşayım dedim. Önüme çıkacak duvarın yerini tam kestiremeyince sıkı bir kafa atmış bulundum dikey duran sert zemine. Geri döndüm. Bu kez ellerim yine yüzümdeydi ama gözümün hizasına gelen parmakların arası açıktı. Az buçuk önümü görebiliyordum. Odamın kapısına kadar gittim . Kapıyı hışımla açmak için omzumla yüklendim. Ama bu kez de kapı kapalı olduğu için darbe yemiş bir omzum oldu. En son, deneyimlerimden faydalanarak, önceden her şeyi hazırladım. Parmaklarımı ve kapımı tam kıvamında açık bıraktım. Mutfağa gittim. Ellerim yüzümde koşarak kapıma omuz attım. İçeri girince de kendimi yatağa attım.

Sonunda başarmıştım. Ama artık ağlamak şöyle dursun, sevinçle gülerek zafer çığlıkları atıyordum! Aşk acısı falan yalan oldu tabi (o an için). İnsanın savunma mekanizmasının kendini eğlendirmek üzerine kurulu olması güzel bir şey :) Elbette daha sonra başka çözüm yolları arayışına girdim, o kadar değil.

Aha, güneş de açtı zaten!

1 yorum:

  1. hep böyle oluyor değil mi? konu belli olmayınca döktürüyoruz... bu yüzden iyi kazanıyor reklam yazarları, yeteneklerini kontrol altında tutmak için... bence reklam yazarlığı yetenek gerektirmiyor... yetenek gerektiren, iyi bir yazarın reklam yazmak için düşüncelerini kısıtlaması... yaratıcılık diyorlar, uçmak diyorlar ya, eğer müşteri ve hedef belliyse o kanatlar çoktan katrana bulanmış oluyor... sen bunalıyorsun bense bir sürü renge bulanıyorum... içim kapkara oysa... bana sen ne kadar yeteneklisin diyecek birine vereceğim cevap bu: işte bu kadar yetenekliyim, yeteneğimi kontrol altına alabildiğim ve simsiyah bir dünyayı prizmadan gökkuşağı gibi yansıtabildiğim için...

    george orwell'e çok takılma, sonuçta 1984'ün en büyük buluşu, apple olmuştu, big brother değil:)

    YanıtlaSil