İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Dr. Candan Çelik üye olduğum mail grubuna bir mail göndermiş. Hediye Satın Alma Davranışı başlığı altında bir araştırma. Çok dikkatimi çeken, çok şaşırdığım şeyler yok. Ama pek yerinde tespitler var. Özet denebilecek bir paragrafı hemen aşağıda:
Parsons hediye satın alan tüketicileri daha yakından tanımak adına yöneticilere aşağıdaki bilgileri göz önünde bulundurması gerektiğini belirtiyor.
- Hediye alırken, hediye alacağımız kişiyi düşünürüz bu da satın alma davranışlarımızı değiştirir.
- Başkaları için şaşırtıcı derecede çok para harcarız. Hediye verme bizim başkalarıyla ilişkilerimizi geliştirme, ilişki kurma ve koruma yoludur. Hediyeler ile teşekkür eder, özür diler ya da ilişki içerisindeki memnuniyetimizi gösteririz. Hediye endüstrisi hatırı sayılır derecede büyüktür ve hediye verme arzusunun düzeyinin değişmediğini bize gösterir.
- Hediye alınan kişinin karakteri hediye seçimini etkiler. Hediye seçimi sürecinde yakın arkadaşlar ve aile üyeleri için başka; daha uzak akrabalar ve meslektaşlar için farklı yaklaşımlar benimsenir, bu göz ardı edilmemelidir.
Her yılbaşında olduğu gibi bu yılbaşında da evahalipisi elemanları olarak bir çekiliş yaptık. Ve yine her yıl olduğu gibi hediyeleri birbirimize vermeden önce kimin kime hediye aldığı üzerine tahminlerimizi bir kağıda yazıp ortaya bir para koyduk. Ve tekrardan her yıl olduğu gibi en iddialı kişinin bile tahminleri tutmadı.
(Bu senenin iddialısı bendim. Beyza'nın hediyelik eşya fuarında dolaşırken yaptığı bir takım hareketler sonucu onun bana alacağını düşünmüştüm. Meğerse o da benim bazı manalı sözlerimden benim ona alacağımı düşünmüş. Sonuçta hiçbirimiz tutturamadık yine yani. Paralar eski yerlerine geri döndü.)
Sonuçta, birbirimize aldığımız hediyelere bakıyorum da, Candan Çelik’in yazısındaki tanımlar pek de yanlış değil. Bakalım bakalım:
- Hediye alacağımız kişiyi düşünürüz elbette. Acaba beğenir mi? Evahalipisi elemanları arasında hediye alınırken en çok zorlanılan kişi Yiğit’tir. Erkek olması dolayısıyla. Bu sene Yiğit’e hediye alan kişi Beyza oldu. Aldığı hediye ise ahşaptan, bateri çalan yaşlı ve kötü kötü bakan bir vudu büyücüsüydü. Beyza bu hediyeyi alırken satın alma davranışını değiştirdiği kesin. İnsan durup dururken kendine davul çalan büyücü almaz zira. (Böyle dediğime bakmayın, bence gayet hoş bir oda süsü. Yiğit oturma odasındaki televizyonun üzerine koymayı tercih etmiş, onun nedenini bilemeyeceğim artık.) Ha bir de, Yiğit’in geçen sene bana büyük bir vazo aldığını da burada belirmeden geçmeyeyim. Aynı evde yaşamasak, evde vazo koyacak sehpamız var zannedeceğim. Yiğit bu hediyeyi alarak satın alma davranışını nasıl değiştirmiş belli değil, o kadar yani. Açıklaması da hediye alma işini son dakikaya bıraktığı için Migros’tan almak zorunda kalması. Vazo güzeldi bari. Bu sene de ben çıktım kendisine. Ağzı yandı ya geçtiğimiz dalgalardan, gitmiş bir sürü dolaşmış, Zara’dan çok hoş bir bluz almış bana. Yerim ben kendisini.
- Hediye endüstrisi hatırı sayılır derece büyüktür tabi, o büyük olmayacak da ben mi büyük olacağım allasen? Doğum günü, doğum, sevgililer günü, anneler günü, babalar günü, yılbaşı, düğün, nişan, durup dururken hediye derken semirmiş bir endüstridir kendisi. Başkasını bilmem de ben hiç şikayetçi değilim. Hediye vermek de almak da dünyanın en güzel şeyi. Hele ki fizibilite çalışması yapılmış ve karşı tarafın ne zamandır çok istediği o ‘şey’ alınmışsa tadından yenmez. Berfu’nun Beyza’ya, birkaç hafta önce beğenip de pahalı diye alamadığı gümüş yüzüğü alması gibi. Eh, abla olunca böyle oluyor tabi.
- Hediye alınan kişinin karakteri hediye seçimini etkiler. Hediye alan kişinin karakteri de alınan hediyeyi etkiler. Buradan da hediye alan kişinin hediye alınan kişiyi etkilediği sonucuna ulaşırız. Hediye ise arada etkilendiğiyle kalır. Eh, o kadar hatırı sayılır endüstri falan diyoruz, bu kadar kalp kırıklığını kaldırır herhalde değil mi? Mesela ben Berfu'ya Canavarlar, Yaratıklar, Manyaklar isimli bir kitap aldım. O an Berfu'ya bakışlarımız kesişti. Benden nasıl etkilendi, nasıl etkilendi anlatamam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder