1 Aralık 2007

wax poetic konseri: bir kulak zarı hezimeti & sivri burnun hesaplanamaz gerçekliği

Evet, Deniz'in de asagidaki yazıya yazdigi super yorumda belirttiği gibi, geçen pazartesi Wax Poetic konserine gittik. Pazartesi sabahı işe gelmemle birlik mail box'ımda "wax poetic konseri" subject'li bir kısım mail buldum. Festivallerin takipçisi, müzük arşivimizi günden güne kabartan, yeni grup keşifleriyle gönüllerimize taht kuran Deniz, sadece, evet sadece 12,5 YTL'ye ODTU Kultur Kongre Merkezi'nde (KKM) Wax Poetic'i dinleyebilecegimizi müjdeliyordu. Google'a girip 30 saniyelik kısa bir tarama yaptıktan sonra wax poetic'i gidilesi görülesi bulmuş olduğumdan mütevellit "reply all" yaparak cuma gününden beri dönen mail trafiğine dahil oldum: "Haydin gidelim len" dedim. Ve fakat icimizde "acaba biletler bitmis olabilir mi ki, neden bitmesin ki, super konsere gidiyoruz bitmiştir çoktan ki" gibisinden bir korku da yeşermeye başlamıştı (sadece umutlar yeşerebilir, korku yeşermez diyen ukela okuyuculara henüz verebilecek hazır bir cevabım yok).


Neyse. Bu korkularımızı dindirebilmek adına Deniz ODTU KKM'yi arayıp bilet vaaaa mı? diye sormuş. Adam "var" demiş. Deniz " o zaman rezervasyon yaptırmak istiyorum" demiş. Adam "öyle bişi mümkün diil, ama zaten bilet vaaaa, rahat olun" demiş. Fekat biz rahat olamadık ve Ozan'ın hamlesiyle biletix üstünden aldığımız biletlerle yerlerimizi garantileyerek akşam olana kadar "yaşasın yerimiz var bizim, ayakta kalmicez, yehuuu" diyerek huşuu içinde çalıştık.

Ama bilin bakalım ne oldu? Konser meğer KKM'de ortalık yerde olacakmış. Salonlarda olmicekmiş. Yani bilet bulamamak gibi bişi katttttiyen söz konusu değilmiş. Buna ilk başta sevindik aslında, zira koltuklu moltuklu konserlerde oynanmıyo, anca oturduğun yerde omzunu sallayabiliyosun ya da ayağınla tim tim prımmm diye ritim tutuyosun o kadar. Hahhhh dedik, şimdi biz bi döktürürüz bi döktürürüz. Ve fakat, 5 metreye 100 metre genişliğinde olan hoparlörler, KKm'nin ortalığının akustik bir yer olmayışı ve bilinçaltımızda oynaşan "tikkat içerdeki ses düzeyi kalıcı duyma bozukluğuna yol açabilir" uyarıları nedeniylen konserden zevk almak pek mümkün olmadı. Aslında çok üzüldüm, zira bu kadar süpersonik adamı bir arada bi daha ne zaman görürüm bilmiyorum. Adamlar da duruma bir hayli gıcık oldular, sürekli söylendiler. Muhtemelen Türkiye'de verdikleri konserler içinde çalarken en az eğlendikleri bu olmuştur:/ Yine de buradan İlhan Erşahin, Otto, Jey-lal (galiba) ve diğerlerine sefkileriizi gönderiyoruz.

Son olarak, her konserde olduğu gibi bu konserde de enteresan bir durum yaşadım. Deniz ve arkadaşlarını kapıdan almış, hızlı hızlı Gülsen'in bizi beklediği sahneye yakın yere doğru giderken birinin ayağına bastım. Aslında basmamak mümkün diildi, zira kadıncağız sivri burunlu ayakkabı giymiş, dolayısıyla benim mevcut "world-knowledge" kadın ayağını mesela bir 12 cm-15 cm arası bilirken, sivri bırın eklenince uzayan ayağı hesaplayamamam normal değil mi? Tamam bazen (! bu konuda yorum yapman yasak Ozan) önüme bakmadan yürüyorum ama, yine de buseferki olayda bence sivri burnun etkisi azınmsanamayacak kadar büyük. Neyse ben ayağına bastığım kadından özür dilemek üzere ağzımı açmaktaykeyn kadın " ama Berfucum olmuyor ki, ayağıma bastın " dedi. Ben bir taraftan "çok özür dilerim, ay pardon pardon" gibi vikviklenirken bi taraftan da hafızamın engin bahçelerinde kadını hatırlamaya kasıyordum. Zira kadın adımı biliyordu, cim'li cum'lu berfucumlu konuştuguna göre yakın olmalıydık; ve fakat mevcut database'imde kesinlikle bu yüzü doğrulayabilecek bir veri yoktu. İşin kötü tarafı ben özür diledikçe kadın "aman zaten kimse önüne bakmıyor ki. Herkes basıp basıp özür diliyor" gibisinden ağzıma sıçmaya devam ediyordu. Ben de artık daha fazla aşağılanmaya maruz kalmamak için son bir özür cümlesi kurarak "ahan da Gülsen, demek burdasın" diyerek oradan uzaklaştım. Sonra bi yarım saat bu kadın kim yalebbbbim kimmm? diye feryat ettim. Aklıma 8 sene önce ODTÜ'ye ilk geldiğimde yarım dönem okuduğum hazırlık sınıfındaki hocadan başka kimse gelmedi. Çiğdem Hoca. O da, yüzünü hatırladığım için değil sadece ikisinin de birini azarlarken ki vurguları tıpatıp aynı olduğu için. Şimdi, inanın, konserdeki kadın benim hazırlıktaki hocam mıydı değil miydi bilmiyorum. Ama eğer oysa, kendisine buradan saygılarımı sunuyorum. Böyle hafızayı herkese nasip etsin yüce labbim. Evet.

3 yorum:

  1. Berfu'nun ayağa basış anını, azarlanışını filan anı anına gördüğüm kadının (Çiğdem Hoca?), Berfu'nun arkadaşlarından biri olduğunu zannederek "ehe ehe mehe meraba" demem de ilginçti. Sinirli olduğundan duymadı sanırım, iyi oldu.

    Bence kadının ayağında, o sivri burnun en uçtaki kör noktasına kadar bir nasır boy atmış.

    Bir sürü kişiyi gaza getirip götürdüğüm bir konserin böyle bir kulak hezimeti olmasından dolayı affınıza sığınırım. Ve fakat ODTÜ KKM'nin de fuaye tabir edilen 'ortalık yer'i konser salonuna dönüştürmeye çalışmak gibi fantastik bir işe girişeceğini hiç zannetmezdim, di mi ama Berfucanım?

    Son olarak, İlhan Erşahin ve vokalistlerden Otto'nun, son duyduğum cümlelerini paylaşmak istiyorum:

    "Biz hiç duyamıyoruuuz! Kendimizi, sizi duyamıyoooruuzz! Zaten kuliste de içtik, oh, sarhoşuz galiba (kendini duyamayanların söyleyeceği türden laflar:)) Ehe ehe"

    YanıtlaSil
  2. Yav, deli olacağım sanırım! Aylardır blogger'a tek bir yazı yazamıyorum. Yazdığım yazıların sadece başlığı görünüyor. Ne fotoğraf ne de bağlantı ekleyebiliyorum, ve hatta yazıların rengini, tipini, boyunu bile değiştiremiyorum. Yani, asıl sorun şu ki, yazının html sayfasını açamıyor, kodlarını göremiyorum.

    Berfucum, nasıl yaptın da gönderdin yahu, dur arayayım da sorayım en iyisi.

    YanıtlaSil
  3. Deniz'im valla hic ole sorunlarla karsilasmadim ki, yazdim gonderdim gitti:) Bloger'ın yine ibisoteligi tutmus, gecer sanirim yakinda.

    YanıtlaSil