Suyun çıktığı yere 'göz' denir. Suyun gözü. Bu eski deyiş taşrada kalmış gördüğüm kadarıyla, Yalvaç'ta bile çok duymuyorum. Ama ne güzel di mi? Kaynağı değil, gözü. Dolaysız olarak 'dünyayı gören organ', dolaylı olarak bakış açısı oluyor 'göz' sözcüğü. Ve fakat burada bir de 'kaynak' anlamı çıkıyor. İki dolaylı anlam birleştirilebilir mi: Bakış açısı ve kaynak? Dur ben bir birleştireyim:
Yaklaşık üç haftadır fena bir yoğunluk içindeyim. Her bir 'müdür'üm benim sadece, kendisinin verdiği işi yaptığımı zannediyor. Demek oluyor ki hepsi de yüklediği işin geciktiğinden, eksik yapıldığından, neden hala yapılmadığından dem vuruyor. Söylesem, bu olumsuz durumları, 'bahane' oluyor. Hadi bakalım, sonuç nedir? Elbette Stresssss.
Öyle ki, bir an duruyorum. Sadece bir an. Diyorum ki, sırası değil, işine bak. Neden durdun ki. Hepsi geçecek elbette, o zaman durursun. Eyvah! Saat kaç olmuş? Ender grafikleri gönderdi mi? Levent Bey kataloğu, Can Bey mağazanın görsellerini, Okan Bey internet satışlarını, Gül Hanım veritabanına girilmesi gerekenleri ha şimdi soracak. Niye bitmedi? Eyvah, eyvah, eyvah! Ablamın nişanı ve düğünü yaklaşmadan hepsini halletmeliyim, işler bitmeden nasıl izin alırım? Ya alamazsam? Elbette gideceğim düğüne, bir işi becerememmiş bir eleman imajıyla. Eyvah!
Ve o gece, yine kafamda tüm bunların dolanmasıın yarattığı uykusuzlukla yatağımda dönelip dururken dedim ki; Eyvah? Ne? Eyvah ne demek yahu? Bir eyvah almış gidiyor, zihnimin her yeri bana sormadan sarıyor. Öyle ki hayata 'eyvah' açısından bakmaya başlamışım. Gecenin sessizliğinde, uyurken her daim açık bıraktığım perdemin ardından görünen üç -beş yıldızın eşliğinde, güzelim savunma mekanizmamın da yardımıyla biraz derine indim. Ben ki, sakin Deniz; dalgasız, rahat, geniş, ılık. N'oldu ki? Elimden gelen her şeyi yapıyor muyum? Evet. Bu kadar işte. Bir işi 'eyvah aman' diye yapmamla rahat rahat yapmam arasında, sonuç açısından hiçbir fark yok, olmayacak. Adım gibi eminim. E o zaman ne gerek var?
Kendimi bu kadar telaşlandırmama ne gerek var? Dedim ki, 'bu da farklı bir bakış açısı' işte. (Hani kabul etmediğin görüş karşısında söylenen.) Açıkçası önce pek ikna olmadım kendime. Sonra işle ilgili somut gerçekleri serdim, kanıtladım kendime. Bak işte, hakikaten öyle! O zaman bırak. Tüm telaşının, eyvahlarının kaynağı burada işte! Bırak yahu, sen işini yap.
Sittires dedim yani. Ne ki? Deyiverdim. Zira gözüne gözüne indikçe durumun pek de benim baktığım gibi olmadığını anladım. Belki de, galiba hala tam anlamadım. Öyle acayip rahat filan değilim çünkü şimdi. Ama şimdi gitsem güzel güzel uyurum gibi geliyor.
Nasıl? Pek bağlayamadım yahu. Kafam dolu, kusura bakmayın... Veya, amaaaan, sittires!
:)
Ben de bazı günler tam anlattığın gibi olurdum (ahaa, işe ilgili -di'li geçmiş kullandım ilk defa). İşler bazen yetişir bazen yetişmezdi. Fakat ilginçtir ki yetişse de yetişmese de sonuçta değişen birşey olmazdı. Hani, ne bir iş zamanında yetişti diye acaip paralar kazandık ne de yetişmedi diye kaybettik.
YanıtlaSilO yüzden "Ne çıkar" Deniz'im. Gerçekten de sittireselim:)
Ehe, hakikaten Berfucum ya, komisyon mu alıyorum ayrıca anasını satiim :)
YanıtlaSil-di'li geçmiş zamanı ben de fark ettim, bir acayip oldum bu arada.
"Suyun çıktığı yere 'göz' denir."
YanıtlaSilsu=gözyaşı gibün sankim..