11 Eylül 2008

Salim Sevsendebir X Şehriye Vakvak


Salim Sevsendebir o gece yoktu ve gelmeyecekti. Aslında, Şehriye Vakvak’ın hayatında Salim ne kadar var olmuştu ki? “Bir sürü zaman kaybı” diye düşündü Vakvak, kulise dönerken. İşte gene aynanın karşısındaydı. Ama bu sefer içinde ağlamak yoktu. Yavaşça makyajını temizledi, yüzündeki pütürlere baktı, o sırada Salim hala aklındaydı. “Neden aklımdan atamıyorum ki, onun gibi binlercesi geldi geçti, o niye geçmesin?” diye söylendi kendi kendine. Aslında biliyordu onun da geçeceğini de hayatında tutmak istiyordu Salim’i. Kendisi için istiyordu, tamamen bencil bir biçimde!

Hangi gün olduğunun hiçbir önemi yoktu artık. Dışarıya baktı ve dolunay’ı gördü. Salim Sevsendebir’i düşündü. Sesli bir şekilde “Seni kendime bu dolunayla bağlıyorum Salim, her dolunay da bana daha da bağlanacaksın” diye söylendi. Salim Sevsendebir bağlanır mıydı, orası meçhul da Şehriye Vakvak’ın bu hazin serzenişi, içindeki umutsuzluğu bir kere daha gözler önüne serdi. Aynı umutsuzluk, uzun bir süre sonra, yaptığı açıklamanın ertesi günü yüzünde beliren ifadenin tıpa tıp aynısıydı. Donuktu ve hissizleşmişti. Belki de konsomatrislikten ve bu Fransızca şarkıları seslendirmekten sıkılmıştı ama onun için bu donukluğun sebebi tamamen Salim Sevsendebir’di. Salim’in düşüncesiz davranışları, o umursamaz halleri Şehriye Vakvak’ı iterken, arada da olsa güzel sözler söylemesi onu kendisine bir o kadar yaklaştırıyordu. Şehriye Vakvak ise hangisinin daha ağır bastığını anlayamayacak kadar alkol almıştı bu gece.

Salim’in duygu ve düşünce dünyasına bu yazıda anlatıcının girememesinin nedeni ise Şehriye Vakvak’ın onun düşüncelerini bilemiyor olmasıdır. Vakvak’a göre Salim hovarda ve uçkuruna düşkün bir adamdı. Belki de bu cezp ediyordu Vakvak’ı. Ama Salim Sevsendebir’e sorsanız kendisini müzmin bir bekâr olarak tanımlardı. Hangisinin doğru düşündüğü ise sizin doğru ve yanlış tanımlarınızı nasıl yaptığınıza göre değişir. Neyse bütün bunların şu anda hiçbir önemi yok. Önemli olan Vakvak’ın iç dünyasını tanımak olmalı ki Mani Beniçeker’in, Vakvak’ın hayatındaki yerini daha iyi anlayabilelim. Evet evet… Mani Beniçeker dedim. Salim Sevsendebir’e ne oldu diyeceksiniz, o hala Şehriye Vakvak’ı düşünmeksizin uykuya yenik düşmüş bir halde yatıyor.