23 Aralık 2008

Kısacık

Kendime kızdım.
Kaç günlerdir, aslında tam olarak bayram öncesinden beri, gazete karıştırmayışıma (tabii malesef sanal alemde, yoksa gönül isterdi ki kuzenlerin şenlendirdiği bir pazar kahvaltısı sonrası, demli çaylarımızın yanında yaktığımız ilk sigaramızla herkes eline bir gazete alsın, hatta Radikal İki'ye ilk kim davranacak diye kıpır kıpır olalım, sonra mır mır okuyup "aaa şöyle olmuş, böyle olmuş" diye anlatalım birbirimize) kızdım. Burda bazen hayat duruyor benim için. Bu da öyle birkaç haftaydı işte....
Bugün hayata dönüp de memlekette neler oluyor ki diye merak edince, günlerdir anlam veremediğim, feysbuktan falan beni tacizlemekte olan "Ermenilerden özür dilemiyoruz" davetlerinin nedenini, önce Baskın Oran'dan sonra Yıldırım Türker'den öğrendim. Şaşkınlığım daha geçmemişken bu sefer de Can Dündar'a çektiği belgeselle ilgili anında görüntü davalar açıldığını (Atatürk'e nasıl Mustafa denirmiş, Atatürk nasıl pofur pofur sigara içerken gösterilirmiş, olcak bişi diilmiş bu) okudum:/
Nasıl kurtulacağız biz bu tehdit algımızdan, tabularımızdan?
Bir fırın ekmek?
Yetmez sanki.