19 Aralık 2008

Jon Favreau ve Obama

Bu sabah maillerime bakmak için uğradığım Yahoo'da ilginç bir haber dikkatimi çekti. Haber, Obama'nın metin yazarı olan 27 yaşındaki birinden bahsediyordu: Jon Favreau.

Obama'yı seçim öncesinde ilk takip etmeye başladığım zaman, özellikle konuşmalarının çok etkili ve her birinin diğeriyle ne kadar tutarlı olduğunu düşünmüştüm. Değişim önermesi süperdi, çok uygundu. Tüm konuşmalarında bu "tek satış önermesi"nin çevresinden uzaklaşmamış olması da başarıyı getirdi diye düşünüyorum.

Amma ve lakin, benim bu genellemem, bu başkanlık seçimini aslında pek de sıkı takip etmeyen, konuşma metinleri üzerinde düşünmek için az bir mesai harcayan bendenizin gözlemi. Üç beş konuşma üzerinden bu kanıya vardım anlayacağınız. Bu nedenle, Obama'nın metin yazarının hastasıyım gibi bir şey söylemeyeceğim. (Ha, güzel bir insan, eli yüzü düzgün bir arkadaşımız, o ayrı.)

Bu konuyu buraya taşımamın nedeni başka. Şu anda, Beyaz Saray'da, Obama'nın Metin Yazarları Ekibi'nin başında 6 Haziran 1981 doğumlu Jon Favreau adlı bu çocuk bulunuyor, gerçekten. Bu haberi görüp de bu kadar çok şaşırınca, kendi kendime, Türkiye'de böyle bir şeyin olmasını imkan dahiline almadığımı anladım. Elbette genç çalışanlar vardır. Ama acaba, bu kadar yetkili bir konumda bulunabilir mi? Unvanı olsa bile kimse onu sallar mı? Kendisine, aşağıdaki resimde gördüğünüz gibi genç bir takım kurup başına geçebilir mi? Onun bunun tanıdığıyla değil de, hakikaten iyi olduğu için bu konuma gelebilir mi? Siyaset denen nanenin kültürel düzeyi, genç -yaşlı, işi uzmanına bırakacak kadar yukarı çekilebilir mi?

Geçen gece, kendimi tutamayıp Uğur Dündar'ın yönettiği Gökçek -Kılıçdaroğlu tartışmasının on beş dakikasını izleme gafletinde bulundum. Sinirden dudaklarım uyuştu! (Vücudumun garip tepkilerinden biri daha, sıkışınca dişlerimin zonklaması gibi.) Sonra, haberleri izlerken aydınların Özür Kampanyası hakkında Tayyip Erdoğan'ın dediklerini duydum, kendisinin daha önce söylediklerini hatırladım. (Ananı da al git ve diğerleri.) Adını hatırlamadığım siyasetçilerin, gazetecilerle konuşma şekline, bakışlarındaki 'seni küçük sürüngen, sen ne bilirsin' sözlerine şahit oldum. Kendi seviyesizliklerini 'samimiyet, halkın diliyle konuşma' filan zanneden, kendilerinden başka kimseye saygı duymayan bu adamları düşündüm de, bu habere bu kadar çok şaşırmama hiç de şaşırmadım.

Obama'yı neden tuttuğumu, savunduğumu, seçimi kazanınca içimde duyduğum ferahlık duygusunun nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Siyasi tutumundan çok daha önce; medeni davranışları, tüm insanlığa saygı duyar gibi bakışları, sakin hareketleri, bilgisini aktarım biçimi, kültür seviyesi vb. insanda güven uyandırıyor bir kere. Etrafındaki insanların /çalışanların da kendisi gibi olacağını /olduğunu düşündürüyor. Amerikan siyasetinde kocaman bir düzey yüksemesi oldu, umarım tüm dünyaya yansır.

*************
Birkaç Jon Favreau haberi:

How Obama Writes His Speeches
What Would Obama Say?
Obama's Speechwriter Speaks Up..


* Facebook'ta bir hadisesi olmuş kendisinin. Seçimden sonra, Hillary Clinton'ın maketinin memesine ellerken fotoğrafı çekilmiş. Özürler dilenmiş filan. Eh, gençlik işte :)