24 Şubat 2009

Kırmızı


Ne kadar da acizdik kendimizi anlatmaktan o gece. Ağzımızdan iki kelime çıksa atom bombası etkisi yaratacak gibi bir his içindeydik.

Ya da ben öyleydim, o değil. O sarhoştu. Sarhoş olunca garip bir gülümseme olurdu yüzünde, gene vardı. Ben ise, ben ise… suskundum. Gülümsedim, gülümsedi… sustum… anlattı, anlattı, anlattı… Dinledim bende. Dinler gibi mi yaptım yoksa? Bir ara, söylediklere katılmıyorum ama bunu sana söylemeyeceğim diye mi geçirmiştim aklımdan? Geçirmiştim evet. Başka bir ara da birkaç saat sonra uyanacağız ve farklı yönlere gideceğiz diye düşünüp sıkı sıkı arkasından mı sarılmıştım? Bilmem sarılmadım mı yoksa? O da elimi elinin içine almamış mıydı? Sabah ışığının yüzüne gelmesi yüzünden uyanıp ben evime gidiyorum mu demişti bir ara? Sonra da yanımdan gittiği için utanarak bir özür gibi telefon açıp, neşeli bir şekilde:“dışarıda kar yağıyor ve güneş de var” diyen de o değil miydi? O’ydu evet…
Ben ise;
Kendimi anlatmaktan ne kadar da acizdim o gece, hani şu göğün kırmızıya çaldığı gece…
* Fotoğraf: www.netfotograf.com adlı sitede amati adlı bir kullanıcının tersten ve düzden B harfi çalışması.