2 Mart 2009

Pandora'nın Kutusu


Fragmanlarını izledikçe, ödülleri duydukça ağzımın suyunu akıtan bir film, Yeşim Ustaoğlu'nun Pandora'nın Kutusu. Aynı dönemde vizyona giren Tomris Giritlioğlu'nun Güz Sancısı* ve diğer filmlere değil de, özellikle bu filme gitmeyi çok ama çok istedim. Herhangi bir şeyi 'çok ama çok' isteyen bir bünyeye sahip olmadığımdan, bu durumla karşılaşınca mutlaka tadını çıkarmaya, değerlendirmeye çalışıyorum. Bu nedenle, filmin sinemalarda gösterileceği tarih olan 23 Ocak 2009'u takvimime kaydettim ve beklemeye koyuldum.

23 Ocak geldi. 23 Ocak geçti. Şubat geldi, ilk hafta geçti, ikinci hafta geçti... Pandora'nın Kutusu bir türlü Ankara'da gösterime girmedi!! Kimse neden olduğunu bilmiyor. Duyduğum tek açıklama, bütçe kısıtından dolayı az kopyayla, çok az salonda gösterime girmiş olduğu idi. İyi de, yaşadığım yer Ankara yahu! Filmin iki kopyası varsa birinin başkente gönderilmesi lazım değil mi? Ben açıklama ararken, İstanbul'da, Anadolu yakasında bile gösterilmediğini duydum. Sen git San Sebastian Uluslararası Film Festivali'nden iki tane ödülü kap gel, daha da ödül kapacak potansiyele sahip olduğunu bağır, ama kendi ülkende bile gösterime girme. İnanılır gibi değil.

Bu konuda hiçbir açıklama bulamamış olmam da çıldırttı beni açıkçası. Şimdi, sanata olan ilgisizliğimizden /saygısızlığımızdan filan dem vuran bir yazı yazabilirim. Ama benim haykırmak istediğim mesela başka:

-Hay anasını satayım ya! İyi ki bir filme gitmeyi 'çok ama çok' istedim! Bu ne bahtsızlıktır sayın seyirciler?

"İnat ettim, gideceğim. O filmi izleyenler hanesine +1 yazdıracağım. Ben bu konudaki hissiyatıma çok güveniyorum, bu filmin beklediğimden de iyi çıkacağına eminim" diye düşünmemin üzerinden on beş gün geçmiş, inadımı çoktan unutmuşken, dün gazetenin bir köşesinde Pandora'nın Kutusu ilanı gördüm. Hayret ki, filmin Ankara'da gösterimde olduğu sinemalar vardı! Dört veya beş adet. İkisinde sadece bir seans, 16.30'da. Diğerlerinde dört-beş seans var. Megapol'de 21.30 seansına gideceğim bugün. Salona tek başıma girsem de o filmi oynatacağım arkadaş, kendim için tüm salonu kapattırırım olmazsa!

Yarın, bu yazının yorum kısmında, "film o kadar güzeldi ki, salonun rahatsızlığını bile unuttum" tarzı bir şeyler yazacağım. Israrla bekleyiniz. Ama belki sadece İstanbul'un Avrupa yakasındakiler okuyabilir, hiç garanti veremeyeceğim.


*Güz Sancısı filminin fragmanı bende, fazlaca bir göz boyaması olduğu izlenimini uyandırmıştı. 6-7 Eylül gibi üzerinde bir sürü makale okuduğum bir konuda beklentilerimi karşılamayacak gibi geldi. "Filmi sanat yönetmeni yönetmiş gibi geliyor" diye yorum yaptığım bir arkadaşım da bunu onaylayınca gitmekten vazgeçtim.