16 Nisan 2009

Bir Ortopedist'e Hayran Kalmak

Gecenin bir yarısı son işi de yapıp rahat bir uyku çekmeyi planlıyordum ancak içimde oluşan sevgi pıtırcıkları bunu engelledi. Bu sevgi selinin tek nedeni bir ortopedist, yok yok merak etmeyin benim ortopedistim olan K.'ya aşık falan değilim. Bu insanın ismi Rıdvan Ege. Tıp camiasından olan zatlar kendisini yakınen bilirler eminim ancak kendisi ile tanışmak (ses kaydından) bana bu gece nasip oldu.

Konuya girmeden önce belirteyim ki bugün Deniz'e bir milyon işim var kaç gündür, bu TRT işleri beni bitirdi allahısen diye yakınırken son bir kaset kaldı, onu da deşifre edip bu ayki yükümlülükten kurtulacağım demiştim. (Bu sırada bir Şarap evinde bira içiyor olmamız tezatını ve saatin de 23:30 suları olduğunu eklemeliyim). Deniz insanı yardımseverliği ile "olum bırak sen bana o cd'yi ben yapayım bu sefer" dediyse de "iş benim işim kimseye bunu yapamam" şeklinde bir sorumlulukla Deniz'e teşekkür edip evime geldim. İyi ki de "olur denizim, ballı kaymak olur" dememişim çünkü yaptığım deşifreden öyle keyif aldım öyle keyif aldım ki anlatamam. Yapılan röportajı buraya ses eklentisi olarak koymak isterdim ama malesef iş ahlakı gereği bana bir kere yasak dendi mi ben onu büyük bir sorumlulukla kabullenir, gereğini yaparım. Ancak kimse bana bu çevirdiklerini anlatmayacaksın da demedi. (Nasıl bir justification'dır yahu bu da)

Yanda Rıdvan Ege'yi görmektesiniz. Kendisi 1925 doğumlu bir Ortopedist. Aslında o sıradan bir Ortopedist değil, Türkiye'ye Ortopedi'yi getiren kişi. İlkokulu 10 yaşında bitirmiş, ortaokula sen daha 10 yaşındasın, 12 yaş ve üstü girebilir diyerek kabul etmemişler. Yaşını büyütmüş. Tarlada çalışmış bu sırada. Babasının işleri için her gün 5 kilometre yolu yayan yürümüş. "Yolda şüpheli bir kişi gördüğüm zaman şarkı söylerdim ve büyük insan pozuna girerdim" diyor kendisi. Denizli'de daha ortaokuldayken, özel bir sınıfta, Tolstoy ve Fransız İhtilali'nin 6 ciltini ve Mesnevi okumuş. Bu insan, insan mıdır, bana bir deyiverin lütfen? O insansa ben neyim...biz neyiz...Üniversiteden derece ile mezun olmuş, kura çekilişine girmesine gerek yokken girmekte ısrar etmiş. Nedenini ise şöyle anlatıyor: Kürsüde neresi çıkarsa giderim diyerek nutuk çektim, sonra dediler ki sen derece yaptın kuraya girmene gerek yok. Ama ben bir kere konuşmayı yaptım, herkes ayakta alkışladı. Karşısında İsmet İnönü, yanında Başbakan Saraçoğlu, onun yanında anamuhalefen lideri Celal Bayar ve yanında Menderes varmış. Çekmiş kurayı ve Erzincan'a gitmiş. Sonra mezun olunca Columbia Üniversitesine giderek Ortopedi ile tanışmış. Geri döndüğünde ise Gülhane'de Ortopedi bölümünü açmış. 

Rıdvan Ege konuşma sırasında hayatın değerli olduğundan ve zamanı harcamamak gerektiğinden söz ediyor. Şu an daki eşine çay içmeyi teklif ettiğinden ve eşinin biraz çekinerek kabul ettiğinden bahsediyor. Sonra da diyor ki çayı içtik ve eşim oldu. Ardından da ekliyor eğer karşınızdaki sizinle paralel düşüncede bir insan değilse ya da duygu olarak aynı stimülasyonda değilseniz bir yere varamazsınız.

Okuyucu, okur, gözümün nuru.. Etkilendin di mi sen de bu kişiden? Bir insan 111 kitap yazar mı? Her kongrenin Başkanı olur mu? 30 ülke gezer mi? Ayakta alkışlamak istiyorum kendisini ama ayakta alkışlamak ancak kendimi büyük görmem sonucu ortaya çıkacak bir durumdur. Bu yüzden sadece saygı ile önünde eğiliyorum.