18 Mayıs 2009

East Coast Vs. West Coast İnsanları


Ankara'da oluşturduğum küçük çaplı örneklemime dayanarak ki bu örneklem bir elin parmaklarını geçmeyecek okurum, Amerika'nın Doğu Yakası (East Coast) insanlarıyla Batı Yakası (West Coast) insanlarını karşılaştırma yoluna koyuldum. Uygulanan örneklem San Fransisco, Oreagon, Washington DC ve New Yorker'lar için geçerli. Gerisini bilmem. Bu Amerikalılar işi gücü bırakmış ülkeyi bölüşemez hale gelmişler efendim. Karı kız davasından çıktığını düşündüğüm hasımlık aralarında "sen west coastlusun bilader, bir rahat bir rahatsın ki ülke batsa umrunda olmaz" ve "ulen sen east coaslusun diye adam mı oldun, eğlence nedir bilmezsin, soğuk nevalenin tekisin" şeklinde itilafa neden olmuştur. Bir west coastlunun büyük büyük dedesinin east coastlu bir hatuna abayı yakması sonucu herkes yerini, yurdunu bilsin şeklinde bir kan davasının ortaya çıktığını düşünmekteyim. Hatta olayın bir yerinde kesin bir Türk hatun da devreye girmiştir (Biyolokum Düygünün son yazısından esinlenerek atalarıma kadar daldırdım olayı. Teşekkürü borç bilirim).

Her ne kadar Batı Yakası insanının sıcak kanlı olduğuna dair söylemler varsa da sen buna inanma, çünkü benim örneklemim tam tersini ortaya koyuyor. Burada west coast insanı L. ile east coast insanı D.'nin karşılaştırmasına girmeye karar verdim.
Bir önceki yazıda çorap üstü sandelet giydiği için gözümden düşen L.'den size bahsetmiştim. Bu zat-ın annesi Ankara'ya geldi bir kaç gün önce, ismi Conzi. Conzi ile şükran günü akşamı (thanks giving) skype vasıtasıyla konuşmuştuk. O bakımdan geldiği gibi bir ayarlama yapılarak akşam yemeğine çıkıldı. (Her iki ecnebinin durumunu sabit tumak açısından D.'nin- diğer ecnebi- ailesinin geldiği zamanki yere götürdüm Conzi'yi.) Amaç belliydi aynı koşullar altında nasıl farklı tepkiler ortaya çıkabilir. Conzi tatlı bir kadın, zamanın hippisi ve Beatles falan dinliyor. Hiç L.'ye çekmemiş bu bakımdan. Beytiler söylendi ve ben açlıktan öldüğüm için hop mideye attım, sildim süpürdüm tabağımı. Conzi ve L. tek beytiyi birlikte yediler*. Sonra da tabakta kalan 3 dilim beyti için paket istediler. Bu bize ters kardeşim, 3 ince dilim için paket mi istenir allahısen, at ağzına gitsin de mi? Hatta o 3 dilime bakarak bu benim dişimin kavuğuna yetmez yahu diye içimden düşündüm. Ortamdan kalkılacak tabi ben her zaman olduğu gibi atladım cüzdanıma, konu L. olunca beş kuruş param geçmesin sonra hesabını yapar diye düşünüyorum zaar. L. de sesini çıkarmadı tabi. Kendi payımı verdim alman hesabı. Sonra Conzi L.'ye bakıp benim payımı da sen verdin" dedi. L. evet diye başını salladı. Anneden gelen cevap şu oldu: "Tamam ödeşiriz". Ne ödeşiyorsunuz yahu, 10 tl'nin muhabbeti dönüyor masada anne ilen evlat arasında, olur mu len böyle şey? Bu bireyselcilik zor zanaat...

*Bir beytiyi iki cüsseli insan nasıl paylaşır sorusunun cevabı pintilerse diye cevap buluyor bende. Her ne kadar olayı abartmamaya çalışsam da L. ile çıkarken de bahşiş diye bir şeyden bihaber olmasından, iki kuruşun hesabını tutmasından bu genellemeye vardım. Hatta bir keresinde "hadi kalkalım beybi" demem sonucunda "ama hesabın üstü gelmedi" demesi ve benim "ulen 3 tlnin hesabını mı tutuyon yahu, bahşiş diye bir şey duymadın mı sen gülüm" demem onun da "ama ama ben Türkiye'de ne kadar bahşiş bırakılacağını bilemediğimden bırakmıyorum" demesi ve benim "%10 seni gevur" demem bir olmuştu. Bir de Amerika'da bahşiş bırakmayınca insanı yerinden yurdundan eder bu Hispanikler okurum, o yüzden ayrı bir önemlidir bahşiş mevzusu. Ama benim karşımda mal mı mal bir insan olunca tabi Hispanik falan dinlemiyor (Çok geçirdim kendisine ama iyi insandır özünde, severim).

Diğer örneklemim olan D. ve ailesi ile aynı yere gitmiştik. Kendileri east coast insanları. Elen pek bir sevimli insandı Conzi gibi... Oturup deli gibi yemek yiyerekten geceyi tamamladığımızı hatta sonra da bahçeliden evime kadar yürüyerek beni eve bıraktıklarını hatırlıyorum. Hesap konusunda takılı kaldın de mi? Ben ne kadar ısrar etsem de hesabı bana ödetmemişlerdi okurum. Hatta yürürken bir pastaneden D.'nin babası David'in "yahu şu meşhur Türk tatlılarından mı alsak gitmeden" demesi sonucunda pastanedeki her tatlı çeşitinden birer ikişer aldığımızı, Elen'ın da beyza'ya da alalım eve gidince yer dediğini hatırlarım. Gözlerim yaşardı valla şimdi. Ben nerden bileyim ki onlar iyi niyetli insanlarmış (taş ve baş ve vurma işlemini gerçekleştiriyorum şu anda). Bunun dışında D. insanı ile çıktığım süre boyunca da hiç hesap üstünden gerginlik yaşadığımızı hatırlamam. Bende olunca ben verirdim, onda olunca o...Yok efendim bahşiş bırakılır mıymış falan gibi olaylara da girmeyerek %10-15 koyardı sevgili D.
Bu iki örneklemi West Coast ve East Coast diye ayırmak ne kadar sağlıklı oldu bilemiyorum. Bir de eski erkek arkadaşlarımı fare denekleri gibi görerek örneklem oluşturmam da gayet sağlıksız biliyorum. Belki de ikisi arasındaki farklılık birinin Oreagon gibi bir yerden diğerinin ise D.C.-Maryland 'den çıkma olmasıdır. Büyüdüğün yer önemli tabi ki de.

Bir farklılık da aile yapısı bence. Şimdi Conzi- yani L.nin annesi hippi dediydim ya kendisi zamanında hatunlardan da hoşlanırmış. Biseksüel miydi o dönem yoksa lezbiyen miydi bilmiyorum. L. bir gün beni teyzem de teyzem diye bahsettiği bir insanla tanıştırmıştı. Meğer teyzem dediği kişi annesinin eski kırığıymış. L.'nin babası uzunca bir süre "olmaz kardeşim istemem ben A. ile görüşmeni" dese de Conzi görüşmeye devam etmiş. Sonra da zaten A. aileden biri olmuş. Ne kadar tuhaf değil mi? Düşünsenize bir gün geliyor ve çocuklarınıza diyorsunuz ki senin yıllarca teyze bildiğin Seval var ya o aslında benim eski yavuklum. Biz bir sevişirdik bunla var ya sabahlar olmasın. Tabi tahmin edemez çocuk, sevişme kelimesini yeni yeni dağarcığına koymuş sen bir de lezbiyen, kırık gibi laflar ekliyosun.

Yabancıları seviyorum kardeşim çok garip yaratıklar. Geçen sene Finli bir çocukcağız vardı mesela J. Bir gün J. nin evinde bilgisayar başında bir şeylere bakarken koluma dokunmaya çalıştığı için "ulen ne dokunuyon koluma, iki dakka rahat dur, ne len Finlisin de adam mısın" gibi laflar ederek çekip gitmiştim. Bu sinirimin nedeni kendisinin kız arkadaşının olmasına rağmen hala eli yüzü oynaşta olmasından kaynaklıydı. Deli oluyorum böylelerine. Yok efendim tipim düzgün, zaten sarışınım, türk kızı nirden bulacak benim gibisini modu var bu tiplerde...

İşte L. ile D. nin karşılaştırmalı analizinin sonucu bende şöyle oluştu:
  • D.nin bir yerlerinde kesin Türklük var, L. ise biraz Kayserili gibi
  • D. biseksüel olabilir, L. ise sadece anne tarafından biseksüelite nedir biliyor.
  • D. bonkör, L. cimri
  • D. liberal, L. biraz daha muhafazakar
  • Her ne kadar L. de Kayserilik olsa da Yahudi asıllı olan D. zira annesi-Elen-Yahudi. (Yahudilikte anne yahudiyse çocuklar da direk Yahudi oluyor efendim. Misal baban yahudi annen Müslüman, sen nesin? Yahudi değilsin çünkü annen yahudi değil, müslüman mısın, ona sen karar ver artıkın).

  • Amerikalıların Türklerde şaşırdığı şeylerden biri Türklerdeki saç modellerinin Amerika'da 1990'larda uygulanıyor olmasıymış. Örneğin hatunlardaki perçem ya da Türk erkeklerinin saçlarının arkasını biraz daha uzun bırakması (Bu noktada kendilerine çorap üstü sandalet olayını tekrar hatırlatırım)

  • Ayrıca Amerikalıların Türkçe'de en kolay öğrendikleri ve en sevdikleri zaman eki "mişli geçmiş zaman". Doğru kullanamıyorlar ama seviyorlar.