3 Haziran 2009

İnsan Güvenliği


Dellenmeden bir günüm geçmiyor yalebbim... Gene neye dellendin be kadın dediğini duyar gibiyim ama sinirlilik bende yaradılıştan var bak kabulüm artık bu. Bu kez milletime, onun güzide insanlarına, devletime, hükümetime, yargı sistemime yani kısacası toptan her şeye dellendim. Ama bi sor bakalım ne oldu da herkese geçiriyorsun gene diye? Ahanda tepemin tasını attıran olaylar:

  • İnsan yaşadığı şehirde güvende hissetmez mi? Yok hissetmez. Bunun nedeni bizim ülke siyasetimizin tamamen dışa dönük olmasından ve iç sorunlara o kadar da önem vermemizden kaynaklanıyor bence. İç sorun derken terör merör demiyorum bu sefer. zitiyim terörünü modundayım şu anda. Bu sefer insan güvenliğinden bahsediyorum. Devlet niye vardır allahısen? Devlet insan için mi vardır, yoksa insan devleti korumak için mi vardır sorusu senelerdir aklımda benim. Bana göre devlet insan için vardır. Onu yaratan da bizim atalarımızın atasının atası zaten. Teoride Westphalia'dan önce insanlar kaos içinde yaşadığı için bir kaç kendini bilmez çıkıp "aaa ya biz kendimizi koruyamıyoruz, acaba bizim üstümüzde bir kurum olsa da o mu korusa bizi, biz de güçlerimizi ona devretsek?" gibi sapkın bir mantıkla hareket edip günümüz koşullarına gelmişiz. Benim mantığımda durum budur. Diğer bir mantık ise biz devletle sosyal kontrakt imzaladık (Locke, Hobbes tayfası), kendimiz isteyerek verdik olum, istesek alırız şeklindedir. Nah alırsın! Alamadığın gibi o teoride imzaladığın anlaşmanın bir de k.çına kaçmasına şahit olursun. Bütün bunları anlattım çünkü:
Durum 1: Bir arkadaşım geçen gün beşevler'de yürürken (ki saat akşam 9'da) iki sapkın beyinli çükünün derdine düşmüş kişi tarafından ufaktan taciz edilmiş. Hoşurt diye mi kızın k.çına yapıştılar yoksa ayy ellemeden yapamayacağım diye mi düşündüler bilemiyorum. Ancak asıl sorun bu sapkın beyinli insanlarla aynı çevrede yaşıyor olmam. Bu olayı bana anlattığında sinir küpü olarak yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını fark ettim ki arkadaşım da bağırması ve küfretmesinin sonucunda topuk topuk şeklinde iki arsızın kaçtığını söyledi. 

Durum 2: Gene Beşevler yakını Bahçelievlerde bir arkadaşın evinde olay oluyor. Arkadaşın arkadaşı (ne saçma oldu ya neyse) aşağıdan zile basıyor ve bu sırada yanına çükü kopasıca bir genç geliyor. Arkadaşım da apartman kapısını yukardaki zamazingo ile açıyor. Bu sırada kız apartmandan içeri girmesi ile çocuğun üstüne atlaması bir oluyor. Çığlıklar, yardımlar millet kapısını açınca çükü kopasıca eleman kaçıyor. 

Ben her yere polis konulsun istemiyorum tabi ki de ya da kameralar olsun her yer izlensin falan da istemiyorum sadece bu sapkın insanlara hukukun ceza vermesini istiyorum. Ceza sistemimizin içine edilmiş durumda. Adam yatak odama girecek de ancak öyle vuracakmışım mesela... Ya dalga mı geçiyorsun benimle. Öğrenci evinde her yer yatak odası be kardeşim diyemiyosun. Bir de şu yasaklar var. Ne imiş efendim polis spreyi yasakmış. Merak ediyorum beni taciz eden adam kaç yıl ya da ay yiyor ve ben yasak olan maddeyi yanımda taşıdığım için kaç yıl ya da ay ceza alıyorum. Ayrıca yasak varsa tabi ki de uyarız ama eğer sen beni koruyamıyorsan tabi ki de ben kendimi koruyacağım. İnsan hakları falan zaten yalan da insan güvenliği bu kadar mı yoksun olur bir ülkede yahu... Bir de işlerine geldi mi gelişmiş ülke diyorlar ya ona da sinir oluyorum. Bu gelişmiş halimiz ise primitif durumdayken kimin eli kimin ensesinde belli değilmiş demek ki. Tabi bir de polis ne işe yarar ki diyerek diğer konuya geçiyorum:

  • Ülkemde her şey rüşvet bazında dönüyor. Yakında rüşvet çizergesi diye bir şey çıkartacaklar tam olacak. Zaten ha legal ha illegal zaten herkes yapıyor. İnsanlar aç tabi alacaklar mı diyosun, bende açım ama yapmıyorum. Etik, ahlak, düzen bunlardan haberi yok milletin. Aç kaldım o zaman hırsızlık yapayım mıdır olay? Bir kere bizim toplumumuz acizin yanında olur hep bir kol kanat gerer kardeşim (seviyor muyum bunu tartışılır, bireyselcilik daha mı iyi o da tartışılır). Neyse konudan sapmıyorum. 
Durum 1: Geçenlerde araban pahalı bir eşyası çalınan arkadaşım polis çağırması sonucunda polisin "ya mehmetçik yararına yardımda bulunursun artık" söylemi ile karşılaştı. Yanındaydım. Hayır deme ihtimalin yok çünkü adamlar tutanak tutacaklar, hayır dersen o tutanağı alır ya bi sonraki çöpe atar ya da uçak yapıp uçurur. Sisteme bak beybi, sisteme bak!! Deliriyorum yavaştan... Aynı polisi aradan 10 gün sonra burger king'ten yemek alırken de gördüm. Bu ne demektir "aç değilim, sefa pezevengiyim, burgerdan yiyorum". Ah bi ismini bileydim kendisinin şikayet ederdim diye de düşündüm ama şikayet etsem kime edicem polisi polise mi şikayet edicem.. Ahh çok komiksiniz.. Bi türk filmi vardı Şener Şen'in rüşvet yemiyen adam şeklinde bak o geldi şimdi de aklıma.. Bir de bu konuya uyan başka bir durum:  

Durum 2: Namusunuzla para kazanmanız çok zor bu ülkede. Hele ticaret yapıyorsanız daha da zor. Gene karşılaştığım ve gözümün önünde cereyaan eden bir olay. İhalelere girer ya hani şirketler kim daha ucuz veriyosa onda kalır. Ha işte sistem süper işliyor, tıkır tıkır. Sen ihaleye giriyosun, iki de paravan şirket koyuyosun. Hepsinden belli bir para söylüyosun. En son legal olan şirket en ucuzu söylüyor.. Eee diyeceksin başka şirketler de var onlara nasıl karışacaksın.. Kolay okurum çok kolay.. İçerden birisini bağlıyosun (bu içerden dediğim yer devlet mekanı bu arada, hem de öyle böyle bir mekan değil..). bu bağladığın adam sana geliyor diyor ki bilmem kimler de girdi ihaleye ama onların kağıdını hasır altı edicem ammaaa sen bu işi alırsan kazancının bilmem kaçı bana kalacak... Sana yeminlen bu olay oldu ve gözümle diğer şirketin kağıdını gördüm...
Niye susuyosun o zaman, git başvur et, polise git diyosun di mi? Çünkü madem söyleniyorum bi şeyler yapmam lazım. Ama hayır yapmıyorum çünkü ben bu ülkede bir şeylerin düzeleceğine inanmıyorum. Benim gördüğüm 3-5 kuruşluk ihale peki ya trilyonlar dönenlere ne olacak? Herkesin bir görevi var di mi bu ülkede.. Ben asistanım ve asistan olarak okula karşı görevlerim var...
Peki devletin görevi ne? Hukuğun görevi ne? Polis'in görevi ne? Yok mu onların görevi.. Hiç olmadı mı aslında? Daha da bir çok şey vardı söylenmek istediğim ama yok sinirleniyorum iyice...
Buradan tek bir öneri de bulunuyorum: Sadece şikayetlerin olduğu ve insanların yanlış gittiğini düşündüğü durumların yazıldığı bir gazete çıkarılsın!! Bu gazete de siyaset tartışılmasın, günlük olaylar olmasın... Bu gazete de benim güvenliğim yazılsın, sorunlar yazılsın (halk yazsın bunları, sen yaz ben yazayım). Ve devlet(im)de bir merci bu yazılan yazıları her gün alsın, incelesin...Çok şey mi istiyorum, hayır!