6 Haziran 2009

Dünyanın Dönüş Yönü


Amaç şu tezi yazmamak olsun da bana, ben böyle danalar gibi evin içinde dolanayım durayım. Yok dışarı çıkarsam suçluluk hissi vuku bulacak bünyede sonra da kızacağım felan kendime. Bu yüzden ona da kalkışmıyorum. Ama nasıl bir dart oynayasım var nasıl anlatamam. 

Dün Barış geldi Amerika'dan inanır mısın? Bir de sabah gelip süpriz yaptı bana... Kapıyı açmadan "kim o?" diye sordum "kargo" dedi. Kime, dedim. "Beyza Hanım'a" dedi. Len gene kargo margo birisi bu sefer çiçek yerine koca ağaç mı gönderdi diye düşündüm. Bonzai olsa ne güzel olurdu, bayılıyorum onlara. Kesin ölürdü evin içinde o da ayrı bir konu. Aşağıdaki otomata bastım. Bu sırada da "ulen bu ses ne kadar tanıdık bir sesti ya, kime benziyordu acaba?" diye düşünmeye başladım. Bazen olur bende bu durum. Mesela birisi ile tanışmışımdır ya da daha önceden görmüşümdür, yüzü tanıdık gelir, oturur düşünürüm nerdendi diye ve hep bulurum. Ama bu sefer bu iki dakkalık sürede aklıma o sesin sahibi gelemedi. Sonra kapıyı bir açtım bir de baktım Barış.. Benim mallık derecesinde uykumun olmasından dolayı pek bağıramadım ya da sevinç çığlıkları atamamadım. Sonra gittik kahvaltı yaptık bir yerde, ardından gittik dart oynadık birer bira yuvarladık. Sonrasında eve gelip çalışmaya başladım tabi.. Dışarı çıktığımdan dolayı suçluluk hissetmedim ama bak önemli bir durum.

Sonra başka garip olaylar da var. Bu M. adlı kişi bana hediyeler alıp duruyor. Düşündüm kendisinin bir milyon doları olsa 250bin'ini kesin bana harcar. Araba falan alır hediye diye, yada yat alır, evin önüne koyarım bende. İkinci kattaki çatlak teyze de "kızım yatını biraz arkaya çek kızım gelecek de arabasını park etcek yer olsun" diye seslenir. Ama yaleppime şükürler olsun ki o kadar parası yok henüz. Aman diyim altında ezilirim zaten ben bu kadar zenginliğin. Bugün mesela bir body almış. Hafif kapalı gibin değil gibin ama v yaka allahtan. U yaka body'leri kendime nedense heç yakıştıramıyorum zaten, böyle kendimi rahibe gibi hissediyorum içinde. İzmir'in ruhu sanırım bünyede bozukluk yaratıyor (Abartma, yok mu u yaka body'in dersen evet var tabi ama bir iki kere giyerim bütün yaz boyunca diye cevap veririm). Şimdi onun neden bana böyle hediyeler aldığını da anladım. Adam sahiplenmiş beni. Ben ona diyorum ki "bak gülüm beni sahiplenme, ben  zaten senlen birlikte değilim, sana olacak olan, üzülcen" o da üzülüyor ben bunu diyince somurtuyor ve kapatıyo telefonu. Neyse bunu anlatmayacaktım. Baktı ki yaz geldi bende böyle açık saçık giyiniyorum falan kafayı yemeye başladı yavaştan kendileri. Mesela yok efendim madem bu body'i giyiyosun neden sütyeni gösteriyosun dedi geçenlerde. Bende durdum "pantelonun rengi ile uyum yakalamam lazımdı, ojeler ve sütyen rengi ile yakaladım" dedim. Bi afalladı tabe delüganlı abimiz. Durdu söylediğimi tastik ettirmek için "yani sen sütyen askısının rengi ile uyum mu yapıyosun, bu mudur durum?". Vallahi budur billahi budur. Ne olacak zaten sanki erkekler sütyen görmedi ömürlerinde de... Tövbe tövbe... İşte bu nedenden dolayı bana biraz daha kapalı, usturuplu yok efendim v yaka ama yarım kollu body almış bugün...  Bu sana çok yakışır dedi. Kızdım bende niye aldın, alma bi şey artık diye... Ama M beden almış yuhh dedim o anda... Benim nerem M be. Small ya da XS giyen bir insanım ama sen beni M mi görüyosun diye çemkirdim. Kadınlar böyledir işte, gider hediye alırsın Medium aldın diye hemen başlarlar car car konuşmaya (Bende onlardan biriyim kabul ediyorum). Ama pek güzel body sevdim valla, zevkli çıktı kendisi.

Başka başka...Bu daha önce concon diye bahsettiğim çocuğu gördüm geçen gün.. Oturduk, sohbet ettik biraz. Daha önce dikkat etmemiştim tam bir angara bebesi (!). Böyle "la olum" gibi konuşabilecek kapasitesi var kendisinin. Neyse gittiği spor merkezinde kırk yaşında bir kadından bahsediyordu. Tanışmadım ama kadın sırf benimle konuşsa yeter, gibi laflar etti. Çok güzelmiş kadın. Garip bir şekilde kadının kim olduğunu tahmin ettim, içime doğar bazen. Ve ismi şu mu dedim. O da ertesi gün arkadaşına sormuş, cevap evet o... Bu kadın benim almanca hocamdı bilkentte. Kendisi 40'ında ama 28 gösterir. Ama yani şimdi beni mi yiyosun be M.A.cım 40 yaşındaki kadınla sohbet etmekten onun tecrübelerini dinlemekten bahsediyosun benim aklıma tabi hemen ne tecrübelerini dinlemek istiyosun acaba diye sormak geliyor. Fesat değilim ben hayır sadece siz kadınları çok saf sanıyorsunuz o kadar. Erkekler yemeyin bizi yok efendim sadece sohbet etmek istiyorum gibi laflarla.

Bir de eğer gecenin bir yarısı tanıdığınız birisi arar ve ee hadi gelsene film izleyelim derse bil ki o film ne kadar vurdulu kırdılı olursa adamın beynindeki seks kareleri de hard core hale gelir. Bence gelir yani, tabi ki de iç okuma gibi bir kabiliyete sahip değilim. Keşke olsaydım. Dün bi tanesi aradı mesela, daha önce bahsetmiştim anne ingiliz baba türk olan Adam lakapını taktığım arkadaş. Telefonda geyik yapıyor deli gibi.. Bende yok ya ne gelcem şimdi oraya, 12'yi 5 geçti saat, balkabağı olurum bu saatte falan diyorum. Aslında tamamen aman bi o eksik başımda şimdi yazar eder hiç bulaşmayayım diye düşündüğümden gitmedim. Taksi paranı vercem eğer paran yoksa, hadi kesmezler dedi. Yok tez yazıyorum böreğim gelemem dedim. Cevap olarak "şuna bak ya sürekli "meh meh" yapıyosun, ne bu cool'luk" demesi ile benim: len ne coolluğu mal gibi oldum evde gözlüğü takıyorum pilgisayar başında tez yazıyorum, okuyorum demem bir oldu. İkna oldu.. İyi geceler dedim. "You are gorgeous" dedi ve kapattı. (Harikasın/Muhteşemsin gibi bi söylem, o sırada kıçımı falan düşünüyodu herhal). 

Sonra Barış'a Amerika'ya gidiş ile dönüş saatleri neden birbirini tutmuyor da arada bir 3-4 saatlik fark var diye sordum. Kendisi durumu dünyanın dönmesi ile anlatmaya başladı. Saçmalama diyerek hiç bir zaman hız problemi çözmediğini ya da fizik görmediğini düşündüm. Meğer bu konu üzerine daha önce tanıdığım 3 kişi olarak tartışmışlar. Kendisi ve benim eski erkek arkadaşım olan bir zat (S.) durumu dünyanın dönmesi ile açıklamış, Barış'ın abisi ise onlara saçmalamayın demiş. Bu dünyanın dönmesi durumunu savunanlardan birisi mihendis, Barış da FM mezunu insan. Abisi ise TM mezunu. Gözünü seveyim  Sosyal Bilimin yahu, sorgulama yetisi vermiş yalebbim bize (Denizin bir önceki yazısında bahsettiği durumun olumlu sonuçları). Kabullenmeden bi düşünüyoruz ki mantıklı mı diye bakıyoruz. Teorileri de şu, okuyun da kıçınızla gülün lütfen: 
Şimdi dünyanın dönüş yönüne doğru gittiğimizde mesafe daha kısa oluyormuş, dünyanın dönüşünün tersine giderken ise uzuyormuş". Barış'tan özür diliyorum ama yazamadan edemedim bu anıyı. Dün gece de zaten mesaj attım kendisine bu durumla ilgili: Şimdi ben dünyanın döndüğü yöne doğru yürümeye başlasam diyorum, mesafeden kar'a geçeyim diye. Cevap geldi sen dalganı geç daha benle şeklinde. Geçicem tabi. Kendisi benim için önemli üç dosttan biridir. Ana mevzuyu da araştırmış Barış'ın abisi iki nedeni varmış: Bir rüzgarlar (rüzgar yönüne ve tersine gitme), iki farklı güzargah kullanımı (Tübitak açıklaması efendim bu, öyle saçma mihendis zırvası değil). 
Gözlerinizden öper, beyliz eşliğinde tezime dönerim. Yakında beyliz ile kafa olmaya başlayıp abuk subuk bir tez vericem. Ama napayım hava sıcak, kızlar cıbıl cıbıl geziyo ortalıkta, flip flop giymeye bile başlayanlar var ve ben evde tez yazıyorum.