27 Temmuz 2009

Günün Okuması #2 - M Kuşağı Manifestosu

Günün okuması diyorum ama, buna çağın okuması demek daha anlamlı olacak sanırım. Bu manifestoyu okur okumaz paylaşmak istedim; bakalım siz de benim kadar, kanıyla damarıyla kendinizi bu kuşağa ait hissedecek misiniz?

Yazı Düğümküme'den. Kaynak burada. Engin Erdoğan'ın çevirisi ile:

M Kuşağı Manifestosu

Dünyayı yöneten sevgili yaşlı insanlar, eski kafalar,


Benim kuşağım sizinle ilişkisini bitirmek istiyor.


Hergün, dünyayı anlayışımızda ve beklentilerimizde gittikçe büyüyen gibi fark görüyorum. Bu farkların çok köklü olduğu kanaatindeyim.

Siz büyük, şişman, tembel şirketler kurdunuz.
Biz küçük, dinamik, mikro çaplı ticaret istiyoruz.

Siz politikayı sahtekara eşanlamlı bir kelime haline getirdiniz.
Biz her yerde özgün ve köklü demokrasi arayışındayız.

Siz finansal tutuculuğu tercih ettiniz.
Biz sadece bankalara değil, insanlara hitap eden ekonomiler istiyoruz.

Sizin için önemli olan, kabadayı şirket başkanlarının yarattığı hisse değeriydi.
Bize göre gerçek değer, haysiyetli, karakterli ve yürekli insanlar tarafından yaratılır.

Siz görünmez bir el istediniz, bu dijital bir el oldu. Bugünün pazarlarında alım-satımların büyük çoğunluğu bu görünmez el yordamıyola, robotça yapılıyor.
Biz kanlı canlı el sıkışmak istiyoruz ki güven duyalım, güven verelim.

Siz hızlı bir şekilde büyüme istediniz.
Biz yavaştan almak istiyoruz ki daha da iyileşelim.

Sizin için hangi toplumların düştüğü, hangi hayatların battığı önemli değil.
Biz bütün gemileri yüzdürecek dalgalar istiyoruz.

Siz malikaneler, koca jipler, otomatik yemekler, büyük boy hayatlar peşindesiniz.
Biz hayatı insancıllaştırmak istiyoruz.

Siz uydukentler, gelişigüzel yığınlar ve insanları yabancılaştıran demir kapılı siteler inşa ettiniz.
Biz özgün ahaliler üzerine yapılandırılmış bir toplum istiyoruz.

Siz daha fazla para, kredi ve iltimas yordamıyla aç kurtlar gibi tüketmek istediniz.
Biz, önemli olan şeyler yapma konusunda çok iyi olmak istiyoruz.

Siz maneviyatı maddiyat namına harcadınız. Bizi biz yapan değerleri süse püse, allı pullu incik boncuğa sattınız.
Biz satılık değiliz. Anlamlı olan şeyleri yapmayı öğreniyoruz.

Bugün sosyal, politik ve ekonomik ortamlarda taşlar yerinden oynuyor. Yukarıdaki iki nokta, durumu en iyi şekilde özetliyor. Etiketlerden hiç hoşlanmam ama bu durum için kusursuz ya da mükemmel olmayan ‘M’ Kuşağı etiketini kullanacağım.

M Kuşağı etiketindeki M ne anlama geliyor? Herşeyden önce Hareket (İng. Movement). Bu biraz yaşla ilgili ama daha çok sayıları hızla yükselen, geçmiştekilerden farklı hareket eden insanlarla ilgili. Bu insanlar herşeyden daha önemli olan anlamlı işler yapıyorlar (İng. Meaningful stuff that Matters the Most). Bunlar ‘M’nin ikinci, üçüncü ve dördüncü anlamları.

M Kuşağı için önemli olan tutku, sorumluluk, özgünlük ve düne dair herşeye meydan okumak. Baktığım her yerde M Kuşağı patlaması görüyorum: şirketler, sivil toplum örgütleri, açık kaynak ahalileri, yerel girişimler, yönetim. M Kuşağı kim? Obama, bir nevi. Larry ve Sergey (Google kurucuları). The Threadless, Etsy, Flickr’ı kuran gençler. Ev, Biz (Twitter kurucuları) ve Twitter tayfası. Tahran 2.0. Kiva, Talking Points Memo ve Findthefarmer. Shigeru Miyamoto, Steve Jobs, Muhammad Yunus ve Jeff Sachs M Kuşağı’nın dedeleri. Bu öncülerin geldiği yerlerde M Kuşağından tonla var.

M Kuşağı sadece süper değil, hayati olarak gerekli. Eğer ‘M’ler size fazla idealist geliyorsa tekrar düşünün.


Büyük kriz bir yere gitmiyor, değişmiyor, başka bir şekle bürünmüyor. Kriz aynı, gittikçe büyüyor.


Siz, bu krizin ne olduğunu kavrayamadınız. Tekrar tekrar işaret ettiğim gibi, kriz kurumlarımızın özünde, ekonomimizi organize eden kurallarda.


Ne var ki onlar sizin kurumlarınız, bizim değil. Siz yarattınız ve iflastalar. Demek istediğim şu:


“… Örneğin, taşıt sektörü üretimi o kadar kısıtladı ki motorlu araç talebinin tarihte en düşük olduğu günümüzde bile stoklar küçüldü. Küçülen stoklar, ekonomi düze çıktıkça gayrisafi yurt içi hasılada büyük bir artış yaratacaktır.”


30 yıl öncesinin teknolojisi ile üretilen araç envanterini düze çıkarmak gayrisafi yurt içi hasılayı artırsa ne olur? Gayrisafi yurtiçi hasılanın yanıltıcı bir kavram olmasına bundan daha iyi bir örnek olamaz. Biz yolları tıkayan asfalt yatları değil, 21. yüzyıl otomobil endüstrisi istiyoruz.


Daha önce çekilmekten bahsederken (bir nevi) şaka yapıyordum. Durum bana şöyle görünüyor: her kuşağın önünde bir zorluk vardır. Bizim önümüzdeki zorluk, dünün sefahatinin hesabını ödemek ve yerine özgünce, kendini yenileyebilecek şekilde paylaşımlı bir zenginlik yaratmak.


Yaşlı genç herkes bu soruya cevap bulabilir. M Kuşağı için önemli olan nerede doğduğun değil, ne yaptığın ve kim olduğun. Soru şu: Hala 20. yüzyılda mısınız yoksa 21. yüzyılda mı?



Sevgiyle,

Umair ve Edge Economy Ahalisi