7 Ağustos 2009

Eski sevgiliden bi nane olur mu?


(Okura Yorgi diye sesleniyorum bu yazıda, bi heta olmasın)


Ayrıldıktan sonra arkadaş kalanları hep takdir etmişimdir, Yorgi. Var mı böyle bi şey tam olarak bilemiyorum. Ama ben yapamıyorum işte olmuyor. Kahve içmeler felan beyhude olaylar. Kimi kandırıyoruz olm, bizden bi nane olmuyo işte demek istiyorum. Zaten ayrıldıysam ya da ayrıldıysa bi nane olmadığı bellidir, ne kascaz.

Ama mecburiyetten ya da bir sıkıntı dahilinde görüşmeleri anlıyorum tabi ki de. Benim de hayatımda var öyle bir eski erkek arkadaşım mesela. Kendisi ile üç buçuk sene birlikte olmamızdan dolayı, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmediği için ve her bir haltı birbirimize danıştığımız için ayrıldıktan sonra da bir süre birbirimize sorular sormuştuk. Ben ki pilgisayardan anlamayan insan olarak yaa nasıl CD çekcem şimdi diye onu arayarak danışmışlığım olabilir mesela. Kaldı ki hala bi sıkıntı var bu tip pilgisayar işlemlerinde. Ya da onun beni arayarak hani Avrupada okullara bakıyoduk ya benim için, İspanya'da okul var mıydı hatırladığın diye sorması da mümkün olabilir. En uç noktası da benim NaTo'nun elektronik mihendisi aradığını görmem ile ona mail atmam ya da onun İzmir hakkında bir köşe yazısı okuması ve bana mail atması olabilir. Bu kadarla sınırlıdır yalnız. İş kahve, çay, bilumum meşrubat ve alkol tüketimine geldi mi bi duracan işte... Biz duruyoruz zati orda, sıkıntı yok.

Diğer bir eski erkek arkadaş mevzumda ise tee seneler geçmiş üstünden biz çıkalı, zaten senelerce konuşmamışız, artık konuşmakta bi kusur yok diyorum ama burnumdan geliyor. Kendisi benim ilk sevdicegim olur. Lisede Davsıns Krik modeli bir kaç arkadaş grubu saçmalamasından sonra bir buçuk senemiz birlikte geçip, 2-3 sene konuşmayıp, sonradan tekrar konuşmaya başladığım bir insan. Düşününüz Yorgi, aradan 10 sene geçmiş sular durulmuş diyosunuz amma gel zaman git zaman bi kaç sene sonra da olsa bi yerden patlak veriyo. Misal karşı taraf bi anda parlayıp "benim tanıdığım kıza ne olmuş böyle" gibi bir laf edebiliyor. Sonra üstüne uzun uzun yazılar yazıyor. Diyemiyosun ki aradan 10 sene geçti farkında mısın? Tanıdığım kız dediğin insan lisedeydi yahu... Ben lisede işte okula gider, okuldan çıkar, parkta salıncakta sallanırdım (yalan diil sallanırdım gerçekten). Haftasonları ya Alsancak'a gider Logos'ta otururdum ya da Hatay'a giderdim en eski erkek arkadaşım olan bu kişiyle. Acaba insanların değişmeyeceğini mi savunuyor kendisi onu da bilemedim ama ben değişimin en açık kanıtıyım işte onun önünde. Bunu bile mi kötü bir şey olarak görüyor onu da anlayamadım. Değişim ne güzel bi şey halbuse.

Bu iki örnekten birinci olanı takdir ettiğimdir Yorgicim. Zaten karşılıklı saygı sayesinde bi şeyler devam edebiliyor. Haa dersen ki ne devam etmesi birebirde konuşmuyorsunuz haklısın ama en azından kanlı bıçaklı değiliz. Ben ki bi erkek arkadaşımdan "ben artık bilmem kimden hoşlanıyorum, ayrılalım" demiş salak bi insanım. Kanlı bıçaklı olabiliyosunuz bazı durumlarda onun için şey ettim.

Bir de ben isterim ki sevdiğim insan bana güvensin azcık ama o da olmuyo bu dar zamanda Yorgi. Her ettiğim laf kafama taş olarak dönüp başımı yarıyor. Sanırsın ki taş değil bumerang. Ben mesaj atmışım mesela güzel güzel sözler içeren, "pardon?" diye cevap alıyorum, heba mı bu bana (heba değildi sanırım, veba da değildi, anladın Yorgi sen o kelimeyi). Cevap atıyosun geri bu sefer "neye pardon" diye, tekrar yazıyosun özlü sözü ve gelen cevap "ben kimim" oluyor? Ha işte böylelerini buluyorum ben. Sana bi şey çiziyorum bekle diyip, itü sözlükten araklama şekille geleni (şekli de şimdi bu yazıya fotoğraf ararken buldum anasını satayım. Kalakaldım şöylecene). Böylelerine aşık oluyorum işte ben...

Olmaz Yorgi, bu rakı bizi çarpar. Ne balık olmak kaldı ne rakı olmak...
Ama mutluyum beya yine de... Şekil mekil umrumda mı sanki...Baya mutluyum hem de!