1 Aralık 2009

Güney Afrika: AIDS ile Savaş Planı

Yedi Kıta Muh(a)biri'nde biraz önce yayınladığım yazıyı daha fazla okurla paylaşmak için burada da yayınlamak istedim. (Kızanlar olursa affola!)

Öncelikle AIDS/HIV konusunda ufak bir bilgilendirme yapmak gerekirse; HIV (Human Immunedeficiency Virus) adından da anlaşılacağı gibi bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olan bir virüs tipidir. AIDS (Accuired Immune Deficiency Syndrome) ise HIV virüsünün etkisi ile bağışıklık sisteminin çökmesi ve kişinin hastalanmasıdır. HIV pozitif olmak AIDS pozitif olmak demek değildir. Bu yüzden de her HIV taşıyıcısı hastalıklı olmayı gerektirmez.

Güney Afrika AIDS'in dünyada en yaygın olduğu ülke. AIDS Foundation South Africa'nın verilerine göre ülkede 5 milyondan fazla kişi HIV virüsüne sahip. Korunmadan yapılan seks ile karşı tarafa HIV virüsünün transferini sağlamak çok kolay. Aynı zamanda anneden bebeğe doğum ya da emzirme sırasında HIV virüsü rahatlıkla geçebiliyor.

İşte bu yüzden Güney Afrika'nın 2009 yılında seçilen devlet başkanı Zuma, AIDS ile mücadelede yeni bir Ulusal Plan açıkladı. Bu plan dahilinde Amerika'dan 120 milyon dolar ek yardım talebinde bulunan Zuma hükümetinin amacı 2011'e kadar AIDS hastalarının %80'ini tedavi altına almak. Ancak hükümetin ARV adlı ilacı %80'lik bir kitleye ulaştırmaya maddi olanakları yeterli olacak mı ve ne kadarlık bir bütçe AIDS ile mücadeleye ayrılacak tam olarak bilinmiyor. Zuma'nın Ekim ayındaki konuşması da aktivistler tarafından övgü ile karşılanmıştı. Zuma yeni ulusal planla da Birleşmiş Milletler'in övgüsünü almış durumda.

Bütün bunlar buraya kadar ne kadar hoş gözüküyor değil mi? Güney Afrika'da yeni devlet başkanıyla dönüşümler görüyoruz gibi bir olgu yaratılıyor. Peki Zuma kimdir allahısen? Ondan önceki devlet başkanı nasıl bir herifçioğluydu da Zuma metihler alıyor?

Thabo Mkebi, bir önceki devlet başkanı, AIDS'i ulusal bir sorun olarak görmediği gibi AIDS ve HIV ile mücadelede ilaçlar yerine sarımsak ve pancar ile tedavinin doğru olacağını savunan bir insan. (Vallahi sallamıyorum, yalansa kurşuna dizsinler beni. Verdiğim linklerden siz de bu bilgiye ulaşabilirsiniz.) Aslında sarımsak/soğanın hastalıkları geçirmeye iyi geldiği Türkiye'de de yaygın bir görüştür. Hatta bir arkadaşım rahim ağzı kanserini her gün çiğ sarımsak ve soğan yiyerek atlatmış. Doktoru da ona şaşmış. (Kızın yalancısıyım). Bireyler istediği yöntemle kendilerini tedavi edebilirler. Ancak bir devlet başkanının pancar ve sarımsak varken ne ilacı demesi ve bu politikayı da senelerce devam ettirmesi asıl şaşılacak durum bence.

İşte ben de şaşıp kaldığımdan olacak Güney Afrika'da şeker pancarı üretimi diye google'da bir arama yaptım. (Google da arama yapma nedenim ise aklımda hep anlatılan bir mitin oluşmasıyla oldu: Hz. Muhammed döneminde hurma satışlarının durması sonucunda hurmanın kutsal bir yiyecek ilan edilmesi... ve buna ilave olarak Hz. Muhammed'in de hurma ticareti yapıyor olması...)Google Mkebi döneminde şeker pancarı üretimine başlandığı haberini verdi. 2006 yılında yapılan bu üretimin ana amacı etil alkol ve yakıt kullanımında pancara ihtiyaç duyulmasıymış (pancar'dan etil alkol üretimi konusunda bilgim yoktur). Neyse sonuç olarak alıcı ve üretici arasında pancar üretimi anlaşması bile çıkmış. Şeker pancarı üretiminin ilk defa 2006 yılında yapıldığı da şu haberin başlığından anlaşılıyor: "GA'nın ilk şeker pancarı mahsülleri beklendiğinden önce gelebilir". Hz. Muhammed'in hurmasıyla Mkebi'nin pancarı arasında kurduğum korelasyon da tutmuş oldu. Seni gidi Mkebi... İşini biliyon ah gevur ah...

Mkebi'yi aldık dağdan taşa kadar vurduk vuruşturduk da Zuma'ya ne demeli? Kendisi AIDS aktivisti olarak geçiniyor, peki gerçekten öyle mi? Onun için de ufak bir araştırma yaptım. Zuma'nın geçmişi her politikacı kadar karanlık çıktı. 2005 yılında Johannesburg Yüksek Mahkemesi Zuma hakkında aile dostu olan bir kadına tecavüz suçundan dava açmış. Zuma kadının HIV pozitif olduğunu bilmesine rağmen kondom kullanmamış. Rızayen mi yoksa tecavüz yoluyla mı birlikte olduğu konusunda ise medya ikiye ayrılmış. Hatta Zuma'nın partisinde bile çifte görüşler ortaya çıkmış. Mahkeme Zuma'yı suçsuz bulmuş ve "karşılıklı rıza ile birlikte olma" kararını vermiş. Buraya kadar Zuma'ya götelek falan diyemeyiz, haklısınız. Peki mahkeme sırasında Zuma'nın yaptığı açıklamayı duysanız:

"Mr Zuma said in court on Wednesday he had left his bedroom after having sex with the woman and taken a shower because this "would minimise the risk of contracting the disease [HIV]".

Türkçe meali ile Zuma kondom kullanmamış olabilir evet ama HIV pozitif kadınla seviştikten sonra hemen yataktan kalkarak duş almıştır. Ve duş alarak da "hastalığı kapma riskini en aza indirdiğini" iddia etmiştir. İşte göteleklik burada oluşuyor.

Zuma'nın duş alarak HIV kapma riskini azalttığı haberi için BBC News'e ve Zuma'nın AIDS ile mücadelede yeni adımlar atmaya başlaması haberi için ise El Cezire'ye selam ederim.

2005 yılından 2009'a kadar ya Zuma çok değişti ya da bu ne perhiz bu ne lahana turşusu (pancardan esinlendim) allahısen?

Tartışılması gereken bir başka konu ise acaba Güney Afrika'da HIV/AIDS testi mecburi hale getirilmeli midir sorusudur? Bu sorunun görüldüğü kadar kolay bir yanıtı olmadığını düşünüyorum. İnsan sağlığı açısından testin mecburi hale gelmesi gerekir. Ancak bireyin seçimini elinden almak da doğru mudur/etik midir sorusu da ayrı bir polemik yaratmaktadır.

31 Mart-3 Nisan tarihleri arasında Durban'da Güney Afrika AIDS Konferansı'nın 4.sü düzenlenecektir. Bu konferansların ilk üçünde konuşulanları bilmek ya da 4. konferansa katılmak isterseniz de şuraya bakabilirsiniz.