3 Şubat 2010

Halımı Duygulamaya Verdim

Özgün işler her zaman candır. Hele ki bir de bir takım kafası güzel insan tarafından yapılıp da surreal humour tadında olunca izleyicisine unutulmaz anlar yaşatır. Son yıllarda bunun gerçek hayattaki en güzel yansıması bence Duygusal Halı Yıkamacılarıdır efendim. Fakat asıl dumur, gerçek olmasında değil, gayet ciddi olmasında imiş, ben dün bunu gördüm.

Birkaç sene önce posta kutumuzda hemen aşağıdaki flyer'ı gördük:


Durumun ve yaşattığı dumurun daha iyi anlaşılabilmesi için içeriği yazayım:

Son dizeyi gümüş tepside müşteriliği severek yaşayan dünyadaki tüm müşterilere
ve insanlarını hayvanlarını ve bitkilerini severek sonsuza dek mutlulukla
yaşayacağımız insanlığa hizmetin bir parçası olmak için hizmet ediyorum
O halde varım diyerek varolmak isteyen Asyalı, Avrupalı, Amerikalı, Afrikalı
tüm hizmet gönüllü kahramanlarımıza saygı sanatımızla sunuyoruz:

TANRIM, SENİ DUYGULUYORUM

Liderlik, uzmanlık ve tescilli markamızla
ve söğüt dalıyla sembolleştirdiğimiz toplam kalite yönetimimizle
ve erdemli ruhun izinde uçarken bestelediğimiz
Nerede lekeler, nerede kirler. Sevimli değilsiniz.
Halılar seviyoruz biz sizi diye huşuyla söylediğimiz sevgi marşımızla
Evrende eğiliyoruz canlıların ve cansızların önünde
Yaşasın tüm dünyanın halı yıkayıcıları
yaşasın dünyanın en duygusal halı yıkayıcıları
Yaşasın parlayan aşk
İlk tepkinin herkeste benzer olduğuna eminim: "Bu ne lan böyle? Ehi ehi ehi"

Açıkçası ben uzun zamandır bunun oldukça özgün bir Viral Marketing kampanyası olduğuna emindim. İşinin ehli bir ajans tarafından, isimden içeriğe, fotoğraflardan baskı kalitesine kadar ince ince düşünülmüş; absurdism, kitsch, bahsettiğim surreal humour filan gibi kavramları yemiş yutmuş bir grup süpermen tarafından ortaya konduğunu, işin aslının ileride çıkacağını zannetmiştim. Duygusal Halı Yıkayıcıları bu konuda ne kadar elitist bir yaklaşımım olduğunu yüzüme vurarak beni utandırdı. Lafta hep her şeyin kaynağında halk vardır, elit takım halkın oluşturduğu kavramları isimlendirir, çerçeveler, devamını sağlar filan desem de demek ki derinden derimin altına işlemiş böyle şeyler. Gerçi kendime haksızlık etmeyeyim, olaya basitçe reklamcı bakış açısından da yaklaşmış olabilirim.

Neyse efendim, ne diyordum. Bu tarz flyerlar bir süre gelmeye devam etti, her defasında daha da taze bir -mizah amacı gütmeyen- mizah duygusuyla!

Yeni İnsanlar
Duygusal halı Yıkayıcılar
Dünyanın En Duygusal Halı Yıkayıcıları
İş bayramı: 26 Ağustos 1998 - Saat 05:30

EY YÜCE JAPON İMPARATORU
SEVGİMİZİ KABUL ET
HALKINIZI SEVİYORUZ

Taşkın Yüksek - Metin Yüksek - Serkan (?) Yüksek

Sofort olan firmamızın adı, yerli malı kültür kullandığımız için Türk diline saygı gereği Duygusal olarak değiştirilmiştir. İş Bayramı, iş adamımız Özdemir Sabancı'nın anısınadır.

Ne Süpermen Ne Örümcek Adam Ne Yarasa Adam
Tek Güç O..!
SEVEN ADAM
Gelen insanlar - Duygusal Halı Yıkayıcılar

Dünyanın tek terbiyesiz halı yıkayıcıları
Dünyanın tüm terbiyesiz insanları
etrafımızda birleşin..!

Korku Bayramı: 26 Ağustos 1998 Saat 05:30
GELEN İNSANLAR tabirimiz MEVLANA'nın anısınadır.
Adres: Ege Mah. 232. Sok. No:2 Natoyolu/ ANKARA
Tel: 390 29 61 - 0 532 671 05 21
www.duygusalhaliyikama.com
İSTANBULLU KIZ
Semadayım şimdi
Sen gittin İstanbula
Yalnız değilim
Acılar Klübündeki arkadaşlarla burada
Reklamlarımızın Kamuoyundaki Şifaları
TDK Onur Ödülü, Show Tv Ana Haber, Flaş Tv Ana Haber, Kanal A Ana Haber, Polis Brifingi, Vatan Gazetesi, Ankara Magazine Dergisi, Hayvan Dergisi, Komikaze, Ekşi Sözlük, Bilgisayar Dergisi Cip, Selahatin Duman'ın Köşe Yazısı, Gazi, Ankara, ODTÜ, Hacettepe Üniversiteleri vs.
Yahu, yazarken yine çok güldüm. Ama öyle müstehzi filan değil, baya takdir ederek. Hani, saçmalık, yalan, kötülük gibi şeylerin bir üst sınırı vardır; o sınırın da üzerine çıkanlar için "kaliteli" denir ya -kaliteli kazık gibi- öyle bir takdir. Tamam, dünya vatandaşısın, evrensel ruhu sevgiyle uyandırmaya çalışıyorsun filan da, neden Japon İmparatoru mesela? Mevlana'nın çağrısını "Gelen İnsanlar" olarak adlandırıp, olaya bir de ne olursa olsun gelenler tarafından bakmak nasıl güzel bir kafanın eseridir? İşte o güzel kafaları ben dün akşam gördüm.

Haftasonu Ankara'ya uğrayan annemin önerisiyle, İstanbul'a taşınan Yiğit'in odasındaki halıyı yıkatmaya karar vermiştim. Uzunca zamandır adlarını duymadığım halde aklıma ilk gelen halı yıkayıcıları bu duygusal arkadaşlar oldu. Yine de duygusallıkla halı temizlenmiyor, bakalım işlerini iyi yapıyorlar mı diyerek internette biraz araştırma yaptım. Malum, insan Google'da neyi bulmak isterse onu buluyor aslında. Ben de, adamları görmeyi çok istediğim için, işlerini iyi yaptıklarına dair birkaç yazı buldum. Hemen telefonla aradım. Açan kişiyle gayet olağan bir ticari diyaloğa girdik, ta ki ben "ama fiyat araştırması yaptım, siz diğer firmalara göre 0.50 lira daha pahalısınız, indirim yapın" deyinceye kadar. "Ben ilacını bol koyuyorum" dedikten sonra "ayrıca biz sevgiyle, duyguyla yıkıyoruz halıları, kırmadan. Bizim firmamız ODTÜ'de, Gazi'de tez konusu oldu, derslere seminerle çağırdılar bizi" dedi. Hah dedim, şimdi oldu.

Akşam 7 gibi solda görüdüğünüz iki kişi halımı almaya geldiler. Ama, aynı anda sürpriz ziyarete gelen Erkut ve Fatih'le birlikte biraz karambol yaşandı. Neyse, çocukları içeri alırken Duygusal kardeşlere halımı verdim. Az biraz muhabbet edip bunların pazarlama profesyonelleri mi yoksa harbiden işlenmemiş hayal gücü sahipleri mi olduğunu görmek istediğimden broşürlerini çok sevdiğimden, ne kadar orijinal çalışmalar olduğundan bahsettim.

Sağdaki arkadaş, önce sitelerine girip girmediğimi, hangi broşürü daha çok sevdiğimi, sonra Fatih'le Erkut'a hangi bölümden mezun olduklarını sordu. Endüstri Mühendisliği cevabını alınca "hah, bizim işimiz de mühendislik gibi, tasarım gibi aslında. İçinde sevgi olmadan, duygu olmadan yapılamayacak bir iş. Biz bu yüzden olaya bu şekilde yaklaştık, sonuçta insanların asıl ihtiyacı olan bu" dedi heyecanla.

Ben Japon İmparatoru ile ilgili olan broşürlerini özellikle çok sevdiğimi söyleyince Duygusal Halı Yıkama'nın asıl yüzü olan soldaki adam devreye girdi: "Aslında yazdığımız, yayınladığımız her şeyin daha derin bir anlamı var. İnsanlar bunları gördüklerinde farklı farklı yorumluyorlar. O da güzel. Ama tüm o çalışmalarla bizim demek istediğimiz bir şey var, o da anlaşılsın" dedi. İkisi de konuşurken, dertlerini anlatırken o kadar heyecanlı ve içtendiler ki, tüm bu işleri son derece ciddi ve hayati bir yaklaşımla yaptıklarına bu kez gerçekten inandım.

Şimdi, birkaç gün sonra gelecek halılarımı bekliyorum. Eğer iyi iş çıkarmamışlarsa onlara karşı bu sempatim ışık hızıyla kaybolacaktır kesin; hatta "bunlara bu kadar emek harcayacağınıza işinizi iyi yapın be" bile diyebilirim. Sonuçta tüm bu olayın ortasında yıkanması gereken bir halı var öyle değil mi?

Burada bu kadar bahsedebildim ancak, duygusal kardeşlerin sitelerinden diğer çalışmalarına da mutlaka göz atmanızı tavsiye ederim. Belgeler kısmındaki belgelerin adlarını sıralayarak, yine 'helal olsun'lu bir gülümsemeyle bitireyim yazımı:

Duygusal Müşteri Belgesi, Ey Yüce Japon İmparatoru, Müşteri Şarkısı, Seni Duyguluyorum, Beyin Kullanma Kılavuzu, Ruh Üreten Şirket, Müşteri Çağı, Müşteri Ahlakı Belgesi, Mor Müşteri Belgesi, Müşterinin Yeni Adı 'İşletme Sever', Duygusal Müşteri Fıkraları.

Son olarak ekleyeyim; Müşteri Şiddetine Son, Satıcıya Saygı, Müşteri Müzayedesi gibi çalışmalarıyla Müşteri Odaklılık'ın yanlış kullanımlarına karşı bir tavır geliştirmişler, bu da enteresan bir nokta.