11 Temmuz 2010

N'oluyor Olm Niye Yazılmıyor Bloga (diye kızarak kendime...)

Ne kadar da uzun zaman oldu yahu bir şeyler yazmayalı..
Gezdik tozduk, yazdık ettik derken yarım kaldı bir çok şey.. Bilmem neden öyle oldu... Sorma okurum sen de... Beklete beklete ancak gelebildim vallahi.

Tez beni benden aldı da denilebilir bu son 5 aylık süreçte... Tek yaptığım iş asistan odasından çıkıp pıtır pıtır kendi odama dönmek oldu sanıyorum. Arada içtim tabii.. Salı günü de pismillah diyerek hocanın odasına bırakacağım tezlerin şahını (Aslında teze olan inancım bir tezeğe olan inancım kadar kaldı ama olsun.)

Peki, bu arada neler oldu hemen onlara değineyim:

Kesinlikle kitap okuyacak vaktim olmadığı için sıkıldıkça kafam dağılır diye Lost'u bitirdim. Fringe adlı yeni bir diziyi arada izler oldum...Fringe biyolojik silahları yok efendim teknolojinin bokunun çıktığı bir dönemi anlattığı için de ilgimi çekti aslında... Tek bir dileğim daha olabilirdi o da konunun siyasi arenadaki yerini incelemeleri.. Bir dahaki sezona inşşallah diyoruz.

Bir ara terk edildim. Tam olarak ne zaman olduğunu bilmiyorum. Söylemeden çekti gitti. Kendisi ile tek bir cümle konuşmuyoruz ve konuşmayacağız da. Her gün görmek zorundayım tek derdim o. Bir de geriye sürekli yazdığım ve verilmeyecek mektuplar kaldı... Biraz kızgın, biraz kırgın, biraz geri gelmesini ister, biraz aşık... En çok da buruk ve hala yanımdaymış gibi hissettiğim bir his kaldı... Ve tabii gitti.. Kabul edemedim o kadar.

Gevur arkadaşım J. ülkesine geri döndü. Ona üzüldüm. Pakistanlı canım ciğerim Reza bir dünya kupası maçı sırasında Tavuk Biryani yaptı. Hapur hupur yumuldum. Pilav üstü tavuk len bu diye düşünebileceğim bir yemeğin pek de leziz olduğunu fark ettim. Tarifini aldım hemen ancak içinde milyon baharat olması ve de o baharatların doğru ayarlanması gerektiği hususu biraz içimi burktu. Bir de pirincin renklerinin farklı baharatlardan dolayı birbirinden farklı olması muazzamto bir şey arkadaş.

Bir başka ara-terk edildiğim ve her şeyi bıraktığım uzunca bir dönem- yemek yemeği fiilen bıraktım. Hiçbir zaman acıktığımı hissetmemem yakın dostlar tarafından sert bir müdahale ile engellendi. Önüme profiteroller pastalar konularak zorla yemek yedirildim. Berf'in geçen yaz Ankara'ya gelişini hatırladım o ara... İnsan yemeyince yemiyor n'apalım.

Neyse işte durum budur gülüm okur... Benim şimdi izninle tezime dönmem lazım... Bu ara takıldığım bir şarkı var bir de.. Kendisine gelsin.İncesaz.. Mazi kalbimde bir yaradır