4 Haziran 2008

Ayakkabı Fabrikasında Çalışmak

Çalıştığım şirket, bir ayakkabı fabrikası. İlk geldiğimde "aha bu ne be, yok artık, uu beybi" diye gezen ben, birçok şeyi çoktan kanıksadım. Ama, havaalanına üç kala mesafede olduğu halde üşenmeyip şirketimize gelen misafirlerimiz, benim o zamanki şaşkınlığımı hatırlatıyorlar sağolsunlar. Kanıksama denen şeyi genelde pek sevmiyorum zaten, olumsuz gibi.

Bir ayakkabı fabrikasında, hem de koskoca üretime bir kapı mesafede çalışmanın, hayatın normal akışından farklı olan noktalarını sizler için derledim. Kah kendimden, kah mesai arkadaşlarımdan kah misafirlerden topladım, çok uğraştım. Üstün hizmet madalyası bekliyorum artık, madalyon da olabilir:

  1. Herkesin masasının üzerinde, dolabının kenarında, sağ kolunun altında filan mutlaka bir ayakkabı bulunur. Bunlar genelde tektirler, öyle yapılırlar. Güzelmiş lan, giyeyim de gideyim diyemezsin.
  2. Kadınsan 38, erkeksen 42 numaralı bir ayağa sahip olmak, gardırobunda delik, erimiş, çılgın, ucubik ve parmaklı çoraplarını atman gerektiğine dair çok güçlü bir işarettir. (Bütün denemeler bu numaralarda yapılır.)
  3. Aynı nedenden dolayı, bir 38 kadını olarak asla epilasyonsuz bacaklarla gezemezsin.
  4. Elinde bir tek ayakkabıyla insan trafiğinin en çok olduğu yerde durup 'kaç numara giyiyorsun, ayağın taraklı mı' gibi sorular soran kişiye istedikleri cevap verilmelidir. Zira onlar tasarım ofisinden gelirler ve bir kez 38 veya 42 olduğunu öğrenirlerse masanı basıp ayakkabını çıkarma ayrıcalığına sahiptirler.
  5. Etrafta, üzerinde işçi tulumu, altında tek beyaz rugan ayakkabıyla gezen kişiler görmek normaldir.
  6. Her sabah evden çıkarken, o gün giyeceğin ayakkabıyı iki kere düşünmelisin. Yoksa gün içinde düşünen çok olacaktır. Herkes birbirinin ayakkabısına bakar ve mutlaka yorum yapar.
  7. Tasarımcı arkadaşının 'kontırpiyesi düşük, fortta kayma var, gambalar dübürlenmiş' diye başlayan yorumunu 'bu ayakkabı iç topuk kısmında ağrı yapıyor olmalı, ver bir düzeltelim' diye bitirmesini hayranlıkla izlersin.
  8. Bir şeyin üretilmesiyle o ana kadar hiç ilgilenmediysen, emek yoğun işler arasında başı çeken ayakkabının üretim aşamalarını görüp dudağını uçuklatabilirsin.
  9. O gün toplantın varsa ve patron gelecekse en afili ayakkabını giymelisin. Habersiz bir toplantıysa ve konversle filan geldiysen ayaklarını sandalyenin altına çeksen iyi olur. Bir patronun ayakkabılarına gözünün takılması, stresli dakikalar yaşatması açısından üniversite sınavından hemen sonra gelir.
  10. Taraklı, sorunlu, normalde çok büyük veya çok küçük ayaklı insanların, sırf o ayakları sayesinde değerli oldukları tek yer, işçi ayakkabıları da üreten bir ayakkabı fabrikasıdır.
  11. Pazarlama bölümdeki marka sorumlusunun bile, iyi deriyi kokusundan ayırt edebilme özelliği vardır. Tasarımdakileri ve Ar-Ge'dekileri var sen düşün.