14 Mart 2009

Cuma ve Cumartesi gecesi nasıl geçer

Şu an denizin evinde oturmuş şarap içiyoruz. Yanda üç adet mum yanıyor. Aslında ikisi yanıyor, bir tanesi aykırı çıktı, yanmamakta ısrarlı. Aykırı düşünceleri olan nesneler konumuna girdi benim için. En azından bir mumun beynimde böyle bir yer edinmesi bile benim düşüncesel bazda sapıttığımın simgesi.

Bugün cumartesi ben gene erkeklerin ne kadar mal varlıklar olduğunu kanıtladım. Konunun irdelemeyeceğim üzgünüm. Ancak bu düşünce bende önceden vuku bulduğunda Şehriye Vakvak öyküsüne başlamıştım ve sonra da yarım bırakmıştım. Neden yarım? Çünkü o düşünceden kendimi sıyırmıştım. Bugün gene aynı nalet hal içindeyim. Ne oldu deme, anlatmam çünkü. Ancak erkeklerin böcek olması* sonrası Deniz'i arayıp:
Beyza: evde misin?
Deniz: evdeyim
Beyza: geliyorum
şeklinde kısa bir konuşma yaşadık. Deniz'e hiç "işin gücün var mı, gelsem mi?" falan gibi sorular yöneltmedim. Zira hemen yanına koşup bak böyle böyle oldu diye anlatmam gerekiyordu. Ben ne kadar erkeklerden uzak durmaya çalışsam da onlar beni buluyor kardeşim. Bulmayın beni, istemiyorum. Aaa!!! (dellenme modu).

Neyse amacım "ayy ben bir kötüyüm bi kötüyüm ki sorma komşu" şeklinde bir yazı yazmak değildi. Hala da değil. Açıkçası şu anda pek de bi eğleniyorum. Bundan sonra denizin evine "denizin şarapevi" diye sesleneceğim, karar verdim.

Dün gece 4 şat tek-i ala ve 4 bira içtikten sonra bugün şarap ile devam edebilmem de ayrı bir konu tabi. Bunun nedeni bugünün cumartesi dünün ise cuma olması... İsim koyacak olursak Şevket günü ile Şakir günü diyebiliriz bu günlere. Geçen sene berfuyla nesnelere isim koyardık. İkimiz de ayrı ayrı devam ediyormuşuz isim koymaya. Mesela efendim sigaraya ahmet ismini koyup "bir ahmet mi yaksak" tadında cümleler kuruyorduk. Ya da yaptığımız yemeğe hüsnü diyip bugün de hüsnü pişmemiş şeklinde konuşuyorduk. En son sıcak su torbama Osmangillerden Hasan ismini koydum. Nihan'a (berfu gittikten sonra ki ev arkadaşım) da "Nihan hasanı üstüme koysana falan diyorum. Nazireler yapıyorum işte böyle, deli miyim neyim?

Gene milyon saçma konu anlattım. Neyse Şevket ve Şakir gününüzü nasıl değerlendirdiğiniz önemlidir bence....Mesela benim gibi yapıp da içerseniz tezinizi yazamazsınız. Ya da ders çalışamazsınız. Ama suç bende mi yahu, hep bu erkekler.. Beni sinirlendirip sinirlendirip yola salıyorlar sanki (köpek gibi hissettim şimdi de kendimi bak). Yok yok benim çalışasım yokmuş.

*Bu yazıyı Slumdog Milyoner'in Ringa Ringa şarkısı eşliğinde yazdım.. İçime bir böcek girdi ha deniz... Ulen tam da bana uydu valla...

*Yazarken Berkecan (şarap) içiyor olmak da bu yazıyı tatlı kıldı. Berkecan ismini de Deniz'e bana bir erkek ismi söyle bakim hemen, diyerek aldım. Neden hep erkek ismi diyorsanız bu konunun altından sosyolojik öğeler** çıkardığınız anlamına geliyor. Çıkarmayın.

**Sosyolojik kelimesini bulamayayınca sol yukarıya doğru kafamı kaldırdım. Deniz'de saate baktığımı sanıp 21:50 dedi. Benim bir şey hatırlamaya çalıştığımı anlayınca da aa biz bunu öğrenmiştik, sol yukarı bakınca bir şey bir şeyi anımsamaya çalışıyorsundur, sağ yukarı bakarsan da tasarlanan bir görüntü için kullanılıyor dedi. Bunu da elindeki bir kitaba atıfta bulunarak söyledi.

***Ayrıca bu yazıya koymak için iki fotoğraf çektik. Ben aşağıda oturduğum için deniz pek bir heybetli çıktı fotoğraflarda. Bana çağrışımı ise şu oldu: Deniz sanki tanrı ve bana dönüp "benim yarattığım gubidik şey (ben oluyorum bu) ne yapıyor acaba?" diyor.


EVE GELDİKTEN SONRA

Eve gelip ulen gerçekten hiç çalışmadım yahu diyerek içimdeki suçluluk duygusunu bastırmak adına çalışmaya koyuldum.. Ancak aklım hala abuk subuk şeylerdeydi... Valla bu son,, hemen makaleye döneceğim sonrasında...
Okudugum makale The Dynamics of Nationalist Terrorism: ETA and the IRA. İspanyol bir muhterem, comperative case study yolu ile bu makaleyi ele almış.. İki organizasyonun kullandığı metodlar ve taktiklerin birbirine benzediğini, kantitatif araştırma ile sunmuş. İki organizasyon da bulundukları ülkeden ayrılma ya da otonomi istiyor. Bu yüzden de biz camia da kendi ulusunu yaratmak isteyen terorist organizasyon tipini nationalist terrorism adı altında inceliyoruz. Arada çok farklı tipte örgütler ve organizasyonlar var. Anlatacağım zamanla.. Belki de anlatmam, bilemedim şimdi.
ETA ve IRA genelde sivil ölümlerin gerçekleştiği ataklardan sorumlu olmadıklarını söylüyorlar. Yani İspanya'da bir yerde bomba patladı diyelim ve 13 kişi öldü 70 kişi yaralandı. ETA diyor ki biz yapmadık (1974'de bir restorantta yapılan bombalı saldırının rakamlarını baz aldım). Sanchez-Cuenca, yazar, da diyor ki tabi böyle diyecekler, başka türlü deseler toplumdan destek alamazlar (Ahanda tezimi savunan bir kişi buldum..3 cümle de etse böyle böyle referans vereceğim kaynaklar olacak). Toplumdan destek alamazlarsa organizasyona üyelik gerçekleşmez ya da organizasyona destek azalır. Yani savunduğunuz amaç kendi kendini patlatır hale gelir.
Bu kitap ise Boaz Ganor isimli İsrailli bir muhterem. Anam o bakış ne öyle! Karizmayım çünkü terör çalışıyorum bakışı..İsrailli olduğu için peşin yargıda bulunmayın. Teorik anlayışına saygı duyulası bir insan. Neden mi çünkü: Terör tanımına farklı bir bakış açısı getiriyor.
Benim fotoğrafım niye burda? Çok ulvi bir amaç için.... Gördüğünüz gibi artık televizyonlarda alt yazı geçer gibi bende de bir alt yazı mevcut "terörizm".