3 Mart 2009

La Havle Çektiren Doktor Tipi

Artık bu yazımdan sonra tamam bu kız kafayı hastalıklarla bozmuş diyeceksiniz, biliyorum. O yüzden peşinen “bozdum, evet… ne var kuzum?” şeklinde savunmaya geçmeye karar verdim. Doktor-hastane-hasta üçgeninde dolaşan bir insanım evet. Ama daha önceki bir yazıda da belirttiğim gibi sıkıldıkça doktorlarla tanışarak sizler için gözlemlerde bulunuyorum (yalan, kanma buna okuyucu!).

Yazın “Zıkkımın Kökünü iç e mi?” adlı yazımda psikolog ile içki arasındaki mücadeleden içkinin galip geldiğini belirtmiştim. Ama geçen hafta okulda, boş bir anımda, Medico’daki psikiyatrist ile tanışmadım, gidip bir halini hatırını sorayım diye düşünerek kendisinden gün aldım. Garip geldi di mi size bu söylemim? Gelmesin okuyucu! Okuldaki bilimum doktorla enseye şaplak olmuş durumdayım. En azından onlar benim sıkıntımı dinler, ben onlarınkini dinlerim ve geçinir gideriz. (Sen onların ne sıkıntısını dinleyeceksin, kimsin ki gibi bir laf duydum sanırım. Duymamış olayım, ayıp. Bari içinizden düşünün). Bu yazıda ismi geçecek doktorları sadece mesleki alanları ve isimlerinin baş harfleri ile vereceğim.

Önce lafı geçecek doktorlar:
Ortopedist K.
Psikiyatrist M. (IQ tavan)

Randevu tarihinde gittim ve eskiden Ortopedist K’nin odası olan şimdi ise Psikiyatrist M. in yerleştiği odadan içeri girdim. Ortopedist K. ’nın söylediğine göre M. IQ bakımından böyle tavan bir insanmış inanmazsın. Evet… inanmam, IQ da neymiş.
Şikâyetin nedir sorusunu gitmeden önce düşünmüştüm ve ne kadar absürt ve yapay bir soru olduğunu, altında hiçbir noktanın yatmadığına kanaat getirmiştim. Tabi “IQ insanı M. Bey” de beni bu konuda şaşırtmadı. 3. dakikada şikayetimi sordu. Neyse efendim içeride 15 dakika falan bulundum. Bu sırada M. Bey’in sürekli güleç bir hal takındığını ve sorularının çok sıradan olduğunu belirteyim. Mesela:
· İsmim
· Yaşım
· Bölümüm
· Sınıfım
· Tez konum
· Çalıştığım hoca
· Kaç kardeş olduğum
· Ailemin durumu
· Anne baba arasındaki ilişki varsa sorun
· Erkek arkadaşım olup olmadığı (Ya bu doktorlar takmış erkek arkadaşa)

Bunun gibi sorular işte, gelme üstüme okuyucu, hatırlamıyorum daha ayrıntısını… Gözlem insanı Beyza, M.nin sorduğu soruların yapaylığına mı yansın, 3. dakikada şikayetin ne diye sormasına mı, 15. dakikadan sonra antidepresan yazmasına mı? Hayır hayır… deli değilim ben,,değilim…
Şimdi durumu şöyle izah edeyim. M.’ye dikkat dağınıklığı var bende, okuduğum makaleler aklımdan böyleee uçup gidiyor sanki, ne yazar aklımda kalıyor ne yayın yılı falan diye şikayetimi söyledim. (Bu dikkat dağınıklığı olmuyormuş gerçi, psikolog ablam var allahıma bin şükür!)
M. dikkat toplayıcı ilaç yazacağım sana dedi. Bende dikkat toplayıcı dediğin(iz) ilaç, antidepresan olmasın dedim. O da evet, tabi anti-depresan ama kem küm, zaten herkes kullanıyor,işe yaramayacağını düşünsem yazar mıyım? Bak önümdeki deftere, buradaki bütün öğrenciler kullanıyor tadında ikna yollarına girdi. Defteri görmeniz gerekirdi. O sayfa sayısını görseniz yazık 3 ağaç heba olmuştur bu uğurda diye düşünürdünüz ki o ara ben düşündüm.

İlacı almıyorum tabi ki çünkü ben iyiyim, hasta değilim ben, nayır değilim (bu da züğürt tesellisi modu). M. iyi bir doktor, IQ’su yüksek, tahsilli ve de güleç.

Uluslararası İlişkilerde iki gözünü sevdiğim ekol vardır. Biri realist ekol diğeri eleştirel kuram. Realist ekoldekiler sistem kötüyse sana bana mı kötü herkese kötü, sistemde sorun varsa bunu çözmek gerekir gibi sisteme devlet gibi laf kondurmayan bir görüştedir (problem solving method deriz biz buna, ayrıntısını sorup da beni burada kasma okuyucu). Eleştirel kuram ise der ki sen bi du bakam orda, problem varsa bunun köküne inelim, nedenine bakalım, sistemi değiştirelim. Hah işte tam bu noktada ben derim ki M. Bey realist ekolden bir insan. Problem zaten var, sen ilacı aldın mı bünyeye problem gider mantığında. Yani anı kurtarıyor. Hiç ilacı bırakınca ne olacak, ben senin ne sorunun olduğunu da bilmiyorum ama verdim ilacı ya hadi hayırlısı demiyor ki …
İşte bu yüzden bence bir okulda bir psikolog ve bir psikiyatrist olmalı. Hasta önce psikolog ile konuşulmalı sonra eğer psikolog telkin ve zibilyon metodlarla sorunu çözemiyorsa hastayı psikiyatriste yönlendirmeli.

Fark ettiyseniz gene öğretici adam ve oğlu modunda doktorlara verdim veriştirdim. Hadi hayırlısı! Bir sonraki doktorlarla ilgili köşem için hangi doktora gideceğime henüz karar vermedim. Birkaç haftaya kendime yeni arayışlar bulurum, siz rahat olun Nalan.

P.S. 1: Bu arada yeni bir doktor tipi ile karşılaştım. Kendisi boş zamanlarında ki bu zaman hasta beklerken ya da eve gittiği zamanlar oluyor, matematik sorusu çözüyormuş. Integral ile kafayı bozmuş. Bir de bundan zevk aldığını söylüyor. Bu da garip bir doktor insanı işte.

P.S. 2: Biyolokum Düygü’nun blogunda geçen ay okuduğum bir yazıdan (Yazı yazmıyorken ne yapıyordum?) etkilenerek okuyucuya seslenme metodunu kullandım. Zira etkili bir yol olduğunu kendisinin o yazısını okurken fark etmiştim. Akademisyen etiği de farklı bir şey be… İlla referans vereceğim, intihal falan diye çıkarlar hafazan Allah.

P.S. 3: Deniz kuzeni, senin “şu yazıda belirttiğim gibi” diyerek linkleri nasıl verdiğini bilmiyorum ama teknolojinin kurdusun vesselam. Zıkkımın kökünü iç adlı yazıma link koysam mı diye düşünüp “ulen sen deniz misin be, işin gücün doktorlara çamur atmak” dedim ama neyse bir ara öğretiver.

P.S. 4: diyecek lafım kalmadı.