9 Nisan 2009

Siyah Beyazdır Genelde Hayat

Aklımda oluşan bir sürü yazı vardı aslında. Biri cinsel hastalıklarla ilgili bilgilendirme yazısıydı. Bir süredir arkadaşlarım beni arayıp bende şu var, bende bu var diyerek ne yapmaları gerektiğini sorduklarından dolayı bu konuda bir yazı yazmam gerektiğini düşünmüştüm. Aslında sabah okula gitmeden önce yazdım yazıyı ama hiçç mi hiç yayınlayasım yok şuanda okur.
Diğer bir  yazı ise Şehriye Vakvak ile ilgili olan bir yazıydı. Aylar önce yazdığım ama yayınlamadığım ve bugün biraz üzerinde oynamama rağmen gene yayınlamaktan vazgeçtiğim bir yazı o da. 
Üçüncü bir yazı ise Obama'nın Türkiye gelişi ile ilgili bir yazıydı. Onu da yazmadım. 
 
Ne mi oldu. Bir hiç! Onun yerine aklımdan gelenleri ve içinde bulunduğum durumu anlatayım kısaca:
Bunları bu güzel şarkı eşliğinde okursanız pek bi hoş olur!
  • "Benim bir sorunum var" diye geldikçe geliyorlar üstüme bir kaç insan bugünlerde. Sanki karabasan gibiler de üstüme çöküyorlar. Verdiğim nasihatları ise gözlerini açarak dinleyip "haklısın" diyerek cevaplıyorlar. İki gün sonra ise aynı hatayı yeniden yapıyor bu kişiler. Bende deliriyorum çünkü iki gün sonra gene aynı sorunla karşımda oluyorlar. Ben psikolog değilim, ben doktor da değilim, ben sadece benim... Ben olmak istiyorum. Çekin karartınızı üstümden benim yeterince sorunum var ey insanlar.
  • Amerika işi iyice canımı sıkmaya başladı. Geçen sene Nisan'dan beri hiçbir adım atamamış olmak ve tam bir sene 5 gündür aynı noktada takılı kalmak pek bir kötüymüş. Seneye 3 ay Hollanda'dayım. Bir günlüğüne Türkiye'ye giriş yapıp tekrar  Hollanda'ya gitmeyi planlıyorum. Bu Amerikalılarda çok vardır. "A year off" diye bir kavram. İşte bende bunu yapıcam. A year off baby!
  •  Bugünkü terörizm dersinde çok güldüm. Hocamız sıkıldığımızı görünce bir soru sordu: Sizce sayacaklarımdan hangisi diğerlerine göre daha uzun bir  süre dünyadan kaybolmayacak:
  1. Kola
  2. El-Kaide
  3. Mikrosoft
  4. Amerika
Tabi ben soruyu duyunca yarıldım. Yanımda Leon ağzımdan çıkan cümle "Microsoft is dead anyways". Hoca soruyu çok ciddi bir şekilde sorduğu için bana what? şeklinde bir soru yöneltti. Hmmm, kem kümm... Nothing hill hocam diyerek Leon ve çevremdeki cemieti kırdım geçirdim gülmekten. Tamamen düşünmeden çıkan cümleler silsilesi. Şimdi düşünüyorum da sorunun cevabı yok zaten. İyi ki geyik yapmışım.
  • Obama konusuna gelirsek bir hocamın nacizane örnekleri ile gülmekten kırıldım. Kendisi Obama ile Erdoğan'ın ilişkisini saplantılı bulduğunu söyledi (dayanak noktası Barack'ın Tayyip'e sarılması). Zaten o kadar sıcak sarıldıktan sonra "Ermeni soykırımı hakkındaki düşüncelerim hala aynı dese" de bir şey değişmedi çünkü Tayyip hala o sarılmanın etkisindeydi dedi hocamız. 
  • Başka bir güzel nokta ise Türkiye'nin kendini "ben merkezdeyim" olarak görme saplantısıdır okuyucu. Ne olsa Türkiye arabulucudur ya hani. Mesela başbakan  arabulucuyum der ve "one minute" diyerek burada Hamas'ta olmalıydı diyebilir rahatlıkla Peres'e. Peres ise alttan alıp "o zaman PKK'da olsaydı keşke" demez çünkü sidik yarışına girmek diplomasi de yoktur. Hadi diyelim ki dedi, o zaman da başbakan (IMIZ) "Ananı da al git Peres" derdi muhtemelen. Ağır bir laf tabi, Peres biliyor başına gelecekleri, akıllı adam vesselam. (Gerçekten de akıllı bir insan bu arada, geçen sene bir konuşmasında kendisi ile karşılaşmak nasip olmuştu).
  • Neyse Barack'tan Şimon'a geçtim. Ama asıl olaya gelemedim. Asıl olay Türkiye'nin kendini büyük görme ve gösterme halidir. Bilmez ki Obama'nın sözleri o kadar da önemli değildir çünkü ana amaç başka bir müslüman topluluğa karşı söylenir. "Müslümanlarla bir savaşım yok ve hiçbir zaman da olmayacak" dedi mesela Obama meclisteki toplantıda. Büyük bir alkış bizimkilerden. Ulen bir dur. Sana etmedi ki lafı ne hemen şak şak. Adamın seslendiği kitle sen değilsin, mesajı seslendirdiği ülke sensin. Yani sen ve senin ülken sadece onun ayak bastığı bir yer. Bundan sonra hangi Müslüman ülkeye gidecek acaba obama? (Bizim hocaya göre asıl soru bu. Ve eğer o gittiği ülkenin başbakanını da bizimkine sarıldığı gibi sarılırsa aldatılmış hisseder mi acaba bizim başbakan.) Bilmem belki hisseder ama akıllanır ve düşünür belki de ve anlar ki Türkiye'nin konumu o kadar da altınla pırlanta değilmiş (Yeni deyim uydurdum)
  • It's a new dawn
    It's a new day
    It's a new life
  • Freedom is mine sevgili okuyucu and I am feeling good... Rahat bir uyku zamanı
*Fotoğraf: Safranbolu, evvel zaman önce...Berfu'nun bana manuel fotoğraf çekmeyi öğretmeye çalıştığı zamanlar