3 Nisan 2009

Heykel Korkusu

En son kurban, solda da fotoğrafını gördüğünüz, güzeller güzeli Aşk Yağmuru.

Zafer Sarı'ya ait bu adına yakışır, aşk ve coşku dolu heykel Kemer'de imiş. Bir kesimden "müstehcen" diye zaten tepki toplamış. Kemer'in (Dubai özentisi projeleriyle milleti kendine bir yeriyle güldüren adam bu değil miydi?) MHP'li başkan adayı, başkan seçilince ilk icraatı bu heykeli kaldırtmak olmuş.

Reklam yazarlığı eğitiminde iken Serkan Özkaya adlı bir sanatçının söyleşisine katılmıştım. Kendisi, 2005 İstanbul Bienali için sanat ve teknolojiyi harmanlayan bir proje gerçekleştirmiş: Michelangelo'nun ünlü Davut heykelinin dokuz metrelik strafordan bir örneğini üç boyutlu tarama teknolojisini kullanarak oluşturmuş . (Ayakkabı kalıbı ile ilgili araştırmalarımda bu teknoloji ile haşır neşir olmuş, hayran kalmıştım.)

Sonra bakın ne olmuş?

9. İstanbul Bienali'nin en ilginç işlerinden biri olan Serkan Özkaya'nın Michelangelo'nun ünlü Davut heykelini İstanbul'a taşıma projesine nazar değdi. Önceki akşam Ayazağa'daki İstanbul Kongre Merkezi'ndeki inşaatta eserine son rötuşları yapan Serkan Özkaya'yla konuşmuştuk. Üç yıldır üzerinde düşündüğü projesini son aşamaya getirmenin tatlı huzuru içindeydi. Ama acı haber dün sabah geldi. Özkaya'nın strafor kullanarak yeniden inşa ettiği 9 metrelik dev heykel, dün erken saatlerde Şişhane'deki yerine yerleştirildiği sırada üzerindeki iki işçiyle birlikte devrilip parçalanmıştı.

Haberlerde elbette bunun acı bir kaza olduğu, sanatçının çok üzüldüğü filan yazılmış. Ama, çok net hatılamasam da sanatçı bunu o gün, o söyleşide daha farklı yorumlamıştı: Belediye, eserin taşınmasıyla hiç ilgilenmemiş, gerekli tedbirleri almamış, bu kaza da göz göre göre gelmişti. Serkan Özkaya bunları "bana öyle gibi geldi, günahlarını almayayım yine de" tadında anlatmıştı. Ama, sağda bir fotoğrafını da gördüğünüz bu genel kabul görmüş mükemmellikteki heykeli biliyorsanız, planmış olsa da olmasa da bu 'kaza'nın arzu edilir bir durum olduğu ile ilgili hiçbir kuşku kalmıyor insanın aklında. Kalıyor mu?

Olaf Metzel adlı bir heykeltraşın Turkish Delight adlı heykeli de, buradaki makalede söylendiği gibi, 'afiyetle' yıkılmıştı hatırlarsanız. Başı tesettürlü olduğu halde vücudunun geri kalanı tamamen çıplak bu heykeli yıkmak için din veya inançlara saygısızlık gibi farklı bir motivasyon varmış gibi görünebilir. Fakat bence hepsinin altında -belli ki İslam'ın heykel ve resim sanatına uzak durmasının da getirdiği- bir üzeri "ahlaki değer"le şunla bunla kaplanmaya çalışılan kara bir cahillik var. Bu kılıfa inanmam için "ahlaklı" heykellerimizin hakettiği kadar saygı gördüğüne inanmam gerek. Bunun gerçek olmadığını anlamak için sadece İlhan Koman'ın Akdeniz Heykeli'nin kaderini izlemek bile yeterli.

Önüne gelen her şeyden "bozulan" ahlakımız, bana babamın sık sık anlattığı bir fıkrayı hatırlatıyor:

İmam, Cuma vaazında "Abdest dinin direğidir" der.
Oradan bir adam bağırır: "Ne biçim direkmiş o yahu bir osurukla yıkılıyor?"

(Ekleyeyim; teşbihte hata olmaz. :))

Aşk Yağmuru haberleri:

15 Eylül 2007 tarihli haber:
Heykeltraş Zafer Sarı’nın müstehcen olduğu gerekçesiyle tepki toplayan “Aşk Yağmuru” heykeli, Kemer’e bol bol turist getiriyor. Turistler heykelin önünde hatıra fotoğrafı çektiriyor.

2 Nisan 2009 tarihli haber:
Başkan seçildi, ilk icraatı Aşk Yağmuru heykelini yıktırmak oldu.

3 Nisan 2009 tarihli haber:
MHPli Belediyenin kaldırdığı Aşk Yağmuru heykeline Kadıköy Belediyesi talip oldu.

Bir yorum yazısı (Alternatif İstanbul -Ezgi): Utandıran pozisyonda heykeller
Bir yorum yazısı daha (Janset Karavin) : "Müstehcen"