4 Nisan 2009

Hastane Anılarından devam

Evet efendim, kaldığım yerden devam ediyorum. Size daha önceki yazılarda şu yazı ve bu yazı da hastane anılarımdan bir kaçına yer verip bir kaç haftaya yeni yayınlarla geleceğimi söylemiştim. İşte bunlardan biri: "Gazi Üniversitesi Acil nasıl bir yer?" Hangi durumlarda gidilmelidir ana teması altında len gene bünyeye aldık serumu diye devam edecek bir yazı yazacağım. ( Çok sıkıcı bulduysan hemen başka bloglara hücum et.. Ammmma bu kız pek bi tatlı yazıyo, aman hadi okuyayım gene neler yaşamış bu nanemolla diyosan ahanda altta neler yaşadığım yazılı.)

Gayet güzel başladı Şevket günüm. Eve giderken canım fena halde bira çektiğinden ve yanında bir de kızartma yapsam ohh mis yeme de yanında yat kıvamında olduğumdan eve koştur koştur gittim. Güzelce devirdim biraları. Bu sırada bir arkadaşımla mesajlaştık. Transparan yaşamı olan bir zatım ben, yazıyorum mesajları:
* Yaşıyo musun?
-Evet, sen?
*Evet aynı yerde, hani senin şu unuttuğun yer..
-Unutmadım, tamam geleyim o zaman.
Ardından mekana gidip kendime İzmir'in pek bir meşhur Churchill'inden yaptım. Mekanın sahibi arkadaşım olduğundan bana laf etmiyor. Benimle uğraşmaması gerektiğini anladı da diyebiliriz çünkü pek bir laf sokucu insanımdır ben. Hazır cevap mı desem, evet evet cadıyım. Neyse efendim Churchill içip dart oynayarak saati ilerlettim dün gece.
Ancak bir süre sonra len benim böyle karnımda ağrı mı var? Ne ola ki bu? gibi düşünceler içinde eve gittim. Evde iyice fenalaşınca "len ben bi kötüyüm bi kötüyüm, hastaneye gidem yoksa ölecem burda" diyerekten gecenin 12:30'unda taksiye atlayarak "Gazi Hastanesine çek" dedim şoföre. (Buradaki "çek" tabirim yalandır, gayet ezik bir halde, sesim çıkıyor çıkmıyor gibi, Gazi'ye lütfen dediğimi hayal et). Acil'e gittim, oturdum. Yanda bir kadın, felaket halde, oturmuş sıra gelmesini bekliyor. Mide kanaması geçiriyordu bence (Nerden bildin yiğen deme, ben bilirim. Çoğu hastalığın teşhisinde üstüme yoktur.) Neyse acildeki asistan şikayetlerimi aldı, binbir soru sordu ve 1 saat kadar bekleyeceksin, boşta muayene odası yok. Beğenmediysen yallah başka kapıya dedi üstü kapalı bir şekilde. Bende oturdum yanımdaki kadın gibi bekledim. Bir saatin sonunda bir yer buldular allahıma bin şükür de muayene odasına girdim. Bu sırada benden idrar ve kan örneği istediler. Hizmetlilerden biri bana acımış olacak ki nerden su alabilirim sorusuna, abla sen otur ben sana getirem dedi. Pek yardımcı oldu. Yirim böyle insanı.
Muayene odasına girdim. Doktor sorular sordu, ben bilmiş bilmiş cevapladım. Hastalığım bence şu olabilir dedim. O bana baktı, bence sen taş düşürüyosun dedi. Ben bi iki laf daha ettim. Durdu sen tıp öğrencisi falan mısın dedi? Yok dedim. Soruları sordu sordu, en son gebe olabilir misin dedi bende sanmam dedim. Sedyeye yattım, yanıma da serum geldi. Bir güzel novalgin 500'ü dayadı bünyeme. Her ne kadar yahu gerek yok seruma, sen bana şu ilacı yaz ben gidem toktor bey desem de olmaz, taş olabilir bu taş diyerek beni orada tuttu. İdrar sonucum gelince de haklıymışsın, sen zaten kendi teşhisini koymuşsun dedi. Güldüm ama boşu boşuna serum yemiş oldum bünyeme. Neyse en son ilaçları yazarken kan sonucum geldi. Kanda da beyfendi hazretleri tek bir şeye baktırmış: Beta HCG. Tek bir laf etti: Negatif! Ben afalladım tabi: Ne negatif? Toktor bey elindeki kağıdı göstererek Beta HCG'yi işaret etti: Sen bunun ne olduğunu da biliyorsundur zaten. Evet biliyorum, hamile değilim yani buna mı baktırdınız? Evet, semptomlarından dolayı buna da baktırmam gerekirdi. Eyi ettiniz, sağolun, baktırmasanız ne yapardım diyemedim. Onun yerine teşekkür edip hastaneden çıktım.
Şimdiye kadar anlattıklarım benim anım olan kısmıydı ama asıl noktasına gelecek olursak: Gazi Acil dediğiniz yer ana baba günü olmasa da karışık ve düzenin olmadığı bir yer. Ben 1 saat orada beklerken iki hemşir'in konuşmalarına şahit oldum. Birinin dedikleri pek çarpıcıydı. Hemşir diyor ki:
"Buraya her tip hasta gelir. Boğazı ağrıyan da gelir, estetik olmak isteyen de. Geçen gün mesela biri geldi, burnumun şurası bozuldu hemen yapılsın istiyorum dedi. Yahu hanfendi sabah gelin burası acil dedim, o da "bu acil bir şey zaten" dedi. Ya da nörolojik bir vakaya diyoruz ki nörolojide yer yok, senin de 15 gün yatman lazım. Başka hastaneye git, daha iyi olur. Adam diyor ki ben acilde yatarım 15 gün. Bu şekilde 10 hastamız var, bak içerde şu anda. Sonra da insanlar burada 1 saat beklemek zorunda kalıyor. Onlar da haklı."
Daha da yorum yapmama gerek yok sanırım, hemşirin lafından sonra. Ama yine de:
"Hemşir hemşir iyisin hoşsun, pek de iyi konuşuyosun da sen düzeni değiştirmezsen, ben değiştirmezsem nicedir de bakam bana bu hastanelerin hali?"*
*İşte bu amaç uğruna hastane anılarımı buraya yazıyorum okurum, canım benim, ballı böreğem... Daha da yazacağım, meraklanmayasın!