Mesaiye gidecekmiş, pencere seni bekliyormuş gibi sabahın köründe kalkıp, giyinip süslenip bütün gün uzun uzun camlardan bakıyorsan; evde Kıvanç Tatlıtuğ kişisi varken akşam topuklu terliklerinle babacık gibi bir adamı öpmelere kalmışsan; on beş yaşını kafeste kuş misali ev-okul-mersi boku diye yaşıyorken Kıvaç Tatlıtuğ gibi bir kuzenle aynı evde kalıyorsan; ev ve pencere dışındaki hayatta birazcık devinim olsun diye yaptığın tek şey bir yaraya merhem olmayan kötülükler yapıp ahaahaaha diye gülmekse; en heyecanlı aktiviten küçükhanıma piyano çaldırmak ve salonda sandalyeye tüneyip film izlemekse; azıcık da kendini şöyle bir bırakmıyor, rahat görünmese de kanepeye yayılıp göbeğini kaşımıyorsan ahanda hayatının haritası şöyle olur:
