5 Mayıs 2009

Bugün Hıdırellez Neşe Doluyor Herkes


Efendim, ablamla mesajlaşmalarımızın sonunda bana bugünün Hıdırellez olduğunu hatırlattı. Selelerdir geleneksel olarak evin altındaki gül ağacına eğilmek sureti ile ki eğilmek gerekiyor çünkü önünde hafif duvar vari bir şey var, bir kağıda yazdığımız isteklerimizi Hıdır'ın* almasını ve yerine getirmesini bekliyoruz. Hıdırellez'de öyle madde madde ne istediğinizi yazamıyorsunuz malesef. Onun yerine şekil çizmeniz gerekiyor. Çok paranız olmasını istiyorsanız mesala o an ki kura göre dolar ya da euro çizmeyi tercih edebilirsiniz. Küçükken mark çizdiğimi hatırlarım.

Şimdi insan sormadan edemiyor: Neden yazamıyoruz da çizebiliyoruz? Bunun çok güzel nedenleri olabilir balım okurum. Birinci şık Hıdır'ın okuma yazmasının olmamasıdır. Şaşırmaya pek gerek yok aslında, Hıdır Aleyselam'ın yaşadığı dönem itibari ile  okuma yazma bilmemesi normaldir. Ancak Hıdır'ın onca seneler Abu Hayat suyundan içerek yaşamına devam ettiğine inanıyoruz da neden okuma yazma öğrenmemiş olmasına şaşırmıyoruz bilmiyorum. Ayrıca Hıdır çocuk da olabilir. Çocuk olmasından mütevellit şekillere karşı ayrı bir ilgisi vardır tabi.

Hıdırellez her yerde farklı kutlanıyor. Biz İzmirdeyken gül ağacına bağlanan isteğin sabahınan denize atılması gerektiğini biliyorduk. Hep de öyle yaptık. Sonra Ankara'ya gelince "olum burada akan su bile yok ne denizi" demek sureti ile Hıdır'ın yanlı birisi olduğunu düşündüm. Ne yani denize atamayacağım için Hıdır Bey'de uğramayacaktı öyle mi? Sen bana kısaca bütün gece orası senin burası benim geziyorum, ayaklarımda derman kalmadı deme de denize atılması gerekiyor de. Oldu paşam. Tabi ki de aklımızı kullanarak Ankara'da   istek kağıdını gül ağacına bağladıktan sonra sabah uçup uçmadığına bakmak lazım dedik Eğer uçmuşsa Hıdır gelmiş almıştır, uçmamışsaHıdır isteklerini pek bir yavan bulmuş demiyip Hıdır uğramamış buraya deriz dedik. Bununla da bitmedi İzmir'deki kuralı da Ankara'ya devşirip kağıdın uçmaması sonucunda o kağıdın alınıp bir kenara konulmasını ve ilk gidilen yerde denize atılmasını savunduk. Öyle tek geceyle kurtulamazsın Hıdır Efendi. 

Tabi bir de daha farklı versiyonu var okurum bunun. Kağıdı poşete bağlıyorsunuz ve içine de bozuk para atıyorsunuz bir adet. Sonra sabahınan o kağıdı ve parayı alarak kağıdı denize, parayı da cüzdanınıza koyuyorsunuz. Ancak burada durumun şöyle bir kıllığı var o bozukluğun bir sene boyunca harcanmaması lazım. Harcarsan valla Hıdır da seni harcar.. Bolluk yerine kıtlık görürsün ben diyim. Tabi burada stratejik olmak lazım. Ben mesela "olum kesin harcarım ben bu parayı diyerek genelde para koymuyorum. Onun yerine Hıdır'a çizdiğim kağıda dolarlar, yurolar çiziyorum (Bak bu da akıl ha!).

Ne Hıdırmış ya yaz yaz bitmedi. Bu akşam Deniz'e gittiğimde ona da Hıdırellez len bugün dedim. Deniz insanı ne Hıdır'ı ellezi, siz ne zamandır kutluyosunuz len bunu, benim niye haberim yok dedi. Bende şaştım kaldım. Denizle konu üstüne bir milyon geyik çevirdik tabi... Kendisi de bu gece dilek tutmayı düşünüyor. Hadi bakalım gül ağacı araya araya bizim apartmana kadar gelirmişin denizim. Bir de annemle konuştum Hıdırellez konusu üzerine. Kendisinin bana işli güçlü bir damat çizeceğini öğrendim. Ne işli güçlü damadı ya diye tepki verince de "ne yani işsiz güçsüz mü olsun?" cevabını aldım. Annem, ballı böreem, işini mişini geç damat kısmına takıldım ben.Hem de tek bana değil Deniz'e de çizecekmiş bir adet damat. Bir de ikisini el ele tutuşturmayı planladı. Bi biz kaldık yaleppim sap gibin...

Ben geçen sene bu Amerika'nın meşhur özgürlük heykelini çizmiştim misal. Temmuz gibi de Amerika'ya bursu aldıydım. Ancak bildiğin gibi okullardan kabul almadım. Gidecek miyim gitmeyecek miyim belli değil.. Buradan anlaşılan şey ise Hıdır'ın benim çizdiğim özgürlik tanrıçasından başka bir yorum yapması oluyor sanırım. Ya da meşaleyi mi çizemedim acaba tam olarak? 

Çizim gücünüz pek güçlü değilse biraz dikkat etmenizi öneririm okurum. Mesela çöp adamdan sevgili mi istediniz hatun mu erkek mi belli etseniz iyi edersiniz. Hıdır o kadar işinin arasında bir de bu zat-ı muhteremin cinsiyeti ne ola ki diye düşünmesin. Artık göğüs mü çizersiniz başka şey mi bilemem ama yapın siz bir şeyler.

Bu arada okurum önemli bir konuya değinmeyi unuttum. Bildiğim kadarıylan gece 12:00'da inmeniz gerekiyor gül ağacına. Ha bir geçe ha bir fazla demeyin dakik olun lütfen. Ama Ankara'daysanız biraz sallanabilirsiniz bence, zira bana Hıdır işe ya doğudan ya da Batı'dan başlarmış gibi geliyor. Bir de önceden isteklerinizi başka kağıda çizerekten çiziminizi kuvvetlendirebilirsizin. 

*Bu arada Hıdır Hıdır diyip durdum. Ben kendisine senelerdir Hıdır diyorum, asıl ismi Hızır'mış. Aleyselam nasıl yazılıyor olum, bu arapça kelimeler beni benden alıyor bazen diye düşünürken gugıl'a "Hıdır Aleyselam" yazmam sonucunda "Hızır olmasın, bak!" diye bir sonuç aldım. Ama bu yazıa  Hıdır diye başlandığı için o şekilde de devam edilmiştir.