13 Haziran 2009

Adem ile Havva Gibi Olsak


Yaleppim bu ne sıcaktır böyle, sanırsın ki çölde yaşıyoruz... Mümkün mertebe ılıman olan bir hava istiyorum ben. Sürekli Ankara'nın akşam serinliği gibi olsun mesela gündüzleri de. Bildiğin kasaplık et kıvamına geldim iki gündür, peltem çıktı ve düşündüm. Eğer vücuda akedemisyen mantığı girmişse (ki girmemişse geri dönün, zorlamayın hiç girmesin, kafayı yedirtiyor) o zaman her abuk konuyu bile mantıklı bir şekilde açıklamaya çalışıyor ve üzerinde düşünüyorsunuz. Ben meteoroloji felan okumadım o yüzden konunun bilmem nereden gelen sıcak havasına bağlayamayacağım. Bağlayacağım yer tabi ki de gözünü sevdiğim ve azcık ucundan muktedir olduğum Uluslararası İlişkiler Teorilerinden biri olacak. 

Şimdi efendim, bakınız ilk insan diye bildiğimiz Adem ile Havva'nın üzerinde bir kıyafet göremezsiniz. Kendilerinin elinde bir asma yaprağı oradan oraya dolanır dururlar kanımca. Ve hatta asma yaprağını da k.çlarından akan teri silmek için sürekli yanlarında taşıdıklarını ya da sıcakta yelpaze olarak kullandıklarını düşünürüm. Öyle mahremiyet falan söz konusu değil o dönemlerde. Ha işte ne zaman ki sen bunun illüstrasyonunu yaptın günümüz dünyasında, o asma bir anda ön bölgeyi kapatma objesi haline geldi. Sonuç olarak biz ne yaptık... İnsanın yaradılışını aldık, hemen üstüne mahremiyeti inşa ettik**.

Pişiyorum efendim sıcaktan. Kıyafet falan üstüme yapışıyor, sinir oluyorum sonra kıyafeti inşa etmiş olan şerefsize. Ulen ne güzel anadan üryan dolaşıyoduk ne oldu. Afrika'da hala dolaşıyorlar cıbıl cıbıl. Kimse de "len Ahmet'in karısının kıça bak, maşallah kavun kavun" demiyor. Çünkü seks objesi olmamış bu durum. Bizde ise ayy bu biraz açık gögsümün üst terranesi görünecekten tut da, eteği aldık ama güneş vurunca içi gösteriyoya kadar herşey mevcut. Bunların hepsini o salak beyinlerimiz bir güzel oluşturdu ve sonra da sapıklık ortaya çıktı. Kadın bacağı görmemiş tipler bi etek boyundan etkilenir oldu. Öyle erkeklerin yaradılışında var bi kere falan diye de gelmeyin. Bence yaradılıştan gelen bir nane yok. Hepsini kendiniz oluşturdunuz, işinize de öyle geldi. Sonra da ar,namus konuları oluştu. Bak tek bir şey çıkardın düşün, oluşum oluşum üstüne. Bir de iyiye giden bir oluşum da değil. Ha mesela erkekler istemez miydi yaz aylarında böyle ince bir entari giyip ifil ifil dolanmayı? Bence isterdi, hatta bu konuyu da iki arkadaşıma sordum, evet ya pişiyoruz böyle siz şanslısınız cevabını aldım.

Sonuçta ne oldu ar oldu namus oldu mahremiyet oldu.. O oldu bu oldu. Peki hiç düşündünüz mü: eğer kıyafet diye bir şey hiçbir zaman ve hiçbir yerde olmasaydı sapık düşünceler yaratılabilir miydi? Bence yaratılamazdı çünkü bir gün Ahmet'in pipisi bi anda kalksa dalga geçerdiniz ama ertesi gün size de aynısı olunca durur düşünür, "haa" diyip olayla dalga geçilmeyeceğini anlardınız. 
Sonucta her bi haltı yarattık ettik de hala anlayamıyorum neden kalka kalka kıyafet denen zıttırıbıtı yarattık. Pişiyorum ulen pişiyorum resmen!! Bakın adem ile havvaya ese ese geziyorlar.

**İnşa etmek diyince pek anlaşılmıyor. IR'da buna constructivism deniliyor. Dünya'daki her oluşumun birileri tarafından inşa edildiğini, öze döndüğümüzde hüç bir şeyin olmadığını ve beynizimde sonradan yer ettiklerini söyleyen  bir ekol. Bayılırım kendilerine. Bakınız mesela kimlik sorunu. Türk'üm ulen ben, Oğuzların Kayı boyundan geliyorum, yok efendim Göktürklerden geliyorum gibi...Çıkış noktan bir kaç adamın biz ne olsak diye düşünüp hadi Yahudi olalım demesi ile aynı. Her şeyin bir çıkış noktası vardır ve önemli olan onun nasıl inşa edildiğidir. Sen kimlik üzerinden savaşlar çıkartıyosun bir de bana kimliğini övüyosun. Halbuki sen yarattın o kimliği, sen kaltın pis yahudi dedin. Bakın mesela hoşgörü kelimesi bile yaratılmıştır. İngilizcedeki karşılığı biraz daha negatif connotation'lıdır, tolerance. Yahu bir kere kelimenin özünde hoş görmek var. Aynen şu şekilde: "Ya bu dediklerini katılmıyorum ammmaa seni hoş görüyorum. Ulen sen kimsin beni hoş görüyosun diye sormak geliyor içimden.