20 Temmuz 2009

Bir Terk-i Diyar Eylesem


Kısa olsun.. öz olsun..
Yarın iyisi ile kötüsü ile hocaya teslmi edicem tezi..Belki de yok bi hafta daha yaz eksik dicek, bilmiyorum. Garip bi gün bugün... kafam baya karmakarışık.. Annemin bık bık da bık bık size o kadar gönderin Berfu'nun sağlık karnesini dedim, niye almadın yanına, ben yarın evdeydim, şimdi bu yüzden çarşamba da mı evde kalcam... Hep bu Berfu yüzünden, bık bık da bık bık... İşinizi adam gibi yapmıyosunuz, hani pazartesi gönderecektin bık bık söylemleri ile okula gittim. Annemle telefonu kapattığımda "eee senle mi uğraşcam H. Sultan kafada bi tez var başka da bi şey yok halindeydim.
Neyse okula gidip Mao'nun On Guerilla Warfare adlı kitabını buldum, çıktılarımı aldım ve servise doğru koştur koştur gittim. Bunları niye anlatıyorum bilmem...Arada Barış aradı, tezini düzeltiyorum meraklanmayasın diye.. Arada Soner'i aradım akşam gene bende kalcan di mi, gel gel, tezi tez formatına sokman lazım zaten dedim.. Anammm çıktıyı almayı unuttum tez formatının... Bak ya yeni aklıma geliyor. Neyse Soner onu havada karada yapar... Koçlarım benim, yirim sizi....

Elimde Mao, bi yandan okudum bi yandan eve yürüdüm. Düşündüm annem haklı ulen. Kadın yollayın Sağlık Karnesini diyeli kaç gün oluyor benim umrumda değil, varsa yoksa o nemrut tez. Neyse eve girdiğim gibi geri çıkarak kargonun yolunu tuttum. Bu sırada hala Mao okuyodum... Kafamda tezin bu kısmını nasıl yazacağımı oluşturdum ardından da Denizlere gittim.

Ha bu arada Deniz, Yiğit ve Berfu üçgeni şu an Kaş'ta tatil yapıyolar... Beni Ankara'nın ortasında bıraktılar, gelsin biralar, gelsin denizler, yüzmeler şeklinde eğleniyolar. Aramıyolar da pek beni, kıskanmayım canım sıkılmasın diye. Neyse Deniz insanı kurabiye yapmış, dün aradı "olum eve kurabiye bıraktım, git al onu ye, tez yazarken iyi gider" dedi. Denizlere gittim koştur koştur, kurabiyeyi aldım.

Bütün bunlar bugün yaptıklarımın görünen kısımları. Ancak detaylar var... Dün senelerdir doğumgününü hiç unutmadığım bi arkadaşımın doğumgününü unuttum... Gece biraz panik bir şekilde uyudum ve rüyamda Şener Şen beni götürmeye çalıştı. Hatta evine kadar götürdü. Evden içeri girer girmez de kanalizasyon borusu patladı, her yeri b.k götürdü.. Bütün gece rüyamda Şener Şen'in evini temizlemekle uğraştım. Uyandığımda da pek sevdiğim Şener Şen insanından rüyamda beni götürmeye çalışmasından dolayı tiksindim. Kendisinin bi kabahati yok... Şalvar Davası'nı izledim geçenlerde ondan herhal diyerek konuyu irdelemiyorum.
Sonra bugün okula gittiğimde "len bu bilgisayar internete girmiyo" diyerek yandakini açtım. Yandaki de girmedi. Meğer gmail.bilkent.edu.tr ve sonrasında gmail.edu.tr yazıyormuşum kutucuğa. Ama sinir harbi yaşadım beş dakka, ne oluyo diye... Aklıma arkadaşımı arıyıp gmail'e giremiyorum bi şeyler var diye sormak bile geldi...Az daha arıcaktım valla, cevap olarak da "sincap mal mısın" diyecekti bana.
Ardından da 3 senedir oturduğum apartmanın alt kapısını açamadım. Anahtarı bi türlü deliğe getiremem ve çevirdiğim yönün ters yön olması bunların etkisi...

En bomba şey ise iki haftadan beri insanlara ya bugün pazartesi mi demem ve cumartesi falan çıkması . Günler, aylar birbirine girdi.
Neyse sağsalim evime geldim.
Tek isteğim tezi bitirip, İzmir'e gitmek...
Evet tek istediğim şey bu, ne deniz tatili, ne de bira içmek falan...