30 Haziran 2008

Haleyluyyah

Hadi bugün de müziksel manyaklıklarımı itiraf günü olsun:


Lucky Number 1: Ne zaman başladığını bilmediğim, kimseye de ayrıntılarını anlatmadığım bir huyum var. Yolda yürüken, önümde ve arkamda -yani yakınlarımda- kimse yoksa, bağıra bağıra şarkı söylüyorum! Şehrin ortasında şarkı söylemek halihazırda zevkli bir şeyken, bunu bir de oyun haline getirip iki zevk bir arada yapıyorum. Oyun, diğer insanların beni duymaması üzerine. Diyelim, şarkıyı söylerken karşıdan biri göründü. Ne kadar yakınına kadar beni duymamasını sağlayabilirim? Ayrıca, karşıdaki insanın gözü de var. Dudaklarına da hakim olacaksın. Ama sesi kısmak yok. Öyle böyle değil, servisle ev arasındaki yolun nasıl geçtiğini anlamıyorum bu sayede. Ayrıca, bana yaklaşan o insanlar çok havalı, burnu kalkık tiplerse "siz hiçbir şeyin farkında değilsiniz ki denyolar, ne havası bu" diyebiliyorum rahatlıkla. Arada değiştir, bir kelime tut ve ondan bir şarkı bul gibi oyunlar da yapıyorum. Çeşit çeşit.

Rocky Number 2: Eve gelirken yolumu uzatmak pahasına mutlaka konservatuvarın önünden geçiyorum. Eve yakın bir yerde konsevatuvar bulunması benim için zaten muhteşem bir şeyken (gerçi zamanla kanıksıyor kişioğlu) akşamın yedisinde, çello senin obua benim, enstrümanlar dinlemek iyice muhteşem oluyor. Her gün çalmıyorlar malesef, bu yüzden güzel sesler duyduğum an okulun duvarına biraz oturup dinliyorum. Arabalar gelsin geçsin n'apayım, allala? Belki birini bekliyorum? Size ne be?

Mickey Number 3: İngilizce'de "ilaçlı içki" anlamına da gelen (yarım saniye önce öğrendim) Mickey adını bu itirafa kasıtlı koydum. Zira içkiyi biraz kaçırınca müzik hakkında atıp tutmak gibi bir huyum var. Hele bir de konunun gidişatı gereği müzik ve marka kavramları yanyana gelir de oradan müziğin dağıtımına kadar muhabbet uzarsa; o anda burada bahsettiğim inat, dışarıdan da görünmeye başlıyor. Ben doğruyum arkadaş, evet herkes yanlış. Ben başbakan olsam var ya, direk cumhurbaşkanı olurdum.

Hadi yeter, ben miyim milletin enayisi kimse sormadan itiraf filan?
(Daha anlatacak çok şey var sayın Peder Efendi, öyle dediğime bakma. Dur ben bir minder getireyim.)

Yazılarıyla beni neşe içinde bırakıp, yukarıda bir örneğini gördüğünüz "deli üslubunda yazı sanatı"na döndüren Ben Yaptım'ın kişisi Good Girl'e buradan selamlar, sevgiler.