30 Nisan 2009

Öğretmenim

İşe ilk girdiğim sene, oluşturmayı planladığımız marka için bir anket çalışması yapmıştım. O zamanki projede hedef kitle olarak üniversite öğrencilerini belirlediğimiz için, bizzat ODTÜ ve Hacettepe Beytepe kampüsüne gitmiş, kantinlerde filan gezip anket doldurtmuştum. (Çankaya ve Gazi'de Beyza ve Yiğit dağıtmışlardı, tenkyu tekrar.)

ODTÜ mezunu olmadığım için olsa gerek, orada biraz kasılmış, sadece Çarşı'da şöyle bir dolanmış, çekinik çekinik yanaştığım için pek randıman alamamıştım. Beytepe'de ise eski ev sahibi olarak, aslanlar gibi oradan oraya atlamış, Beycafe'de masadan masaya muhabbet ederek dolaşmış, City'de yakışıklı miniklere flörtengiz hareketler yaparak anketleri doldurtmuştum.

Fakat, bizim fakültenin yanında açılmasına rağmen pek uğramadığım kafeteryada (şu yazıda bahsetmiştim) işler biraz değişti. Böyle bir sürü masayı birleştirmiş öğrenciler, kalabalık gruplar halinde ders çalışıyorlardı. Doldurulan anketlerden çıkardığım sonuca göre, geleceğin öğretmenleri, eğitim fakültesi öğrencileri o gün oraya toplaşmışlar. Hiç kimse alınmasın, gücenmesin, o gün o öğrencilerin, geleceğin öğretmenlerinin "sürekli takip ettikleri dergi"nin Sızıntı olması beni çok fena korkuttu. "Ayakkabıda marka tercihleri"nin sikko şeyler olmasını filan zaten geçtim. Ama tek ağızdan söyler gibi, hepsinin anketinde de tek takip ettikleri derginin bu Gülen cemaati dergisi olması beni tir tir titretti. O kadar çocuk yapacağım, gecemi gündüzüme katıp büyüteceğim, sonra bunlara mı emanet edeceğim lan? diye düşünmüştüm. İlköğretim için çocuğumu özel okula göndermeme kararımı bir kez daha düşüneyim dedim. İlkokulda iyi bir öğretmen gelinceye kadar, tüm ağlama zırlamalarıma karşı beni okula göndermeyen annemin de ellerinden öptüm içimden.

Nereden aklına geldi derseniz, şu haberi okuyunca aklıma geldi. Direk alaka kurarsınız, kurmazsınız, size kalmış canım okuyucularım. Ben, kafa /düşünce kalitesi açısından alakamı kurdum. Yalnız haber de az buz değil, çok komik yahu:

Öğrencinin kazandığı geziye öğretmenler gitti

AB destekli resim yarışması sonucunda 10 ilköğretim öğrencisinin kazandığı İtalya gezisine öğrenciler yerine öğretmenler ve çocuklarının gittiği öne sürüldü.

Milli Eğitim Müdürlüğü’ne dilekçeyle başvuran İlknur Karaaslan, “İtalya’ya giderken 1500 TL para talebinde bulunuldu ve sadece parayı verebilenlerin gideceğini söylediler. Ben verecektim buna rağmen götürmediler. Öğretmenlerimiz beni ve diğer arkadaşlarımı İtalya’ya götürmedi. Çocuklarıyla birlikte kendileri gitti” dedi. Bir hafta süren gezi dönüşü öğretmenlerin kendisine hediye olarak kurşun kalem getirdiklerini söyleyen İlknur Karaaslan, sorumluların cezalandırılmasını istedi.

Evet evet, haklısınız. Orada karşılaştığım gruba bakarak genelleme yapamam. Ama sonuçta oradaki 15-20 kişi de öğretmen olacak değil mi? Hem orası Hacettepe, daha Anadolu üniversiteleri var. Bu öğretmenlik işi benim kafamı kurcalıyor. Kaliteli, kendi başına düşünme ve yorumlama yetisine sahip, bilime açık "birey"leri öğretmen yapacaksın ki onlar da kendileri gibi çocuklar yetiştirsinler. Aslında, öğretmen maaşlarını 4-5 bin lira yap, bak bakalım artık kimse "hiçbir şey olamadı öğretmen oldu" diyebilecek mi? Özel derslerden parayı kıran matematik öğretmenliğinin puanlarına bakmak bie bunun doğru olduğunu gösteriyor. Böyle ödüle de konarlar, öğrencisine evrim teorisini "aldatmaca" diye de anlatırlar.

Ne bileyim öf, habere çok güldüm, Roma'da salınan şişman öğretmenleri ve boduruk çocuklarını gözümün önüne getirdim tekrar güldüm. Fakat bu mesele derin yahu, sevmedim ben bu işi.